Makale Yaz
offensus
Bu haberi yazdır
Bir Ayrılığın Eşiğinde… (Wesley Sneijder)
 Tem
01
 2017

Bazı ayrılıklar acı verir taraftara. Bu ayrılıkların daha az acı vermesi için iyi planlanmalı futbol takımları. Gelecek potansiyel oyuncular, takımdaki yıldız oyuncuların gidebilecekleri takımlar, ayrılış biçimleri hepsi planlı bir şekilde olmalı. Bazen bir kadro yazarsınız takım onbirine hepsi ağır top ama bakarsınız hiçbir şey yok çünkü dengeli bir karışım yoktur o takımda. Farklı rollerde, farklı yaşlarda, farklı potansiyellerde, farklı özelliklerde oyuncularla harmanlamanız lazım takımı. Kendi içinde küçük dokunuşlarla ilerlemeniz lazım. Barcelona’yı düşünün: Rivaldo, Henry, İbrahimoviç, Deco, Eto, Ronaldinho, Larsson v.b oyuncuların takıma geliş ve gidiş zamanını incelediğinizde hem ekonomik hem sportif hem de psikolojik olarak doğru bir planlama var. Örneğin çok ciddi başarıların sonucunda bile takımda ayrılıklar oldu. Bu ayrılıklar oyunculara kimi zaman olumsuz olarak yansısa da sonuç olarak takıma yararlı olduğu kesin. Son dönemeçteki futbolculardan gereken verimi (sportif, futbol pazarı için yeni yüzler, taraftara yeni heyecanlar) alıp, bonservis kazanarak yolların ayrılması çok doğru bir strateji. Hep söylüyorum futbolculara maddi ürün muamelesi yapmak istemesem de gerçekler oraya çıkıyor. Eğer modeli eskiyen arabanız bir klasik değilse onu envanterinizde tutamazsınız. Ona daha çok ihtiyacı olan, daha iyi bakacak birine satarsınız. Ta ki ekonomik ömrü sonlanana kadar. 

Gelelim bizim Wesley Sneijder’imize. Konuya girmeden Dursun Özbek yönetimini hiç beğenmediğimi, Tudor’a ise güvenmediğimi belirteyim; yazının devamını okurken bunu unutmayın (malum taraftarımız biraz agresif iki senedir J ) Aslında Aysal Sneijder’i aldığında, 4-4-2 oynayan ve başarılı giden  takımın Sneijder’e ihtiyacı yoktu. Ama Aysal kendi yöneticilik stratejisi gereği bu transfer olanağını bulduğu gibi sonuçlandırdı. Fırsat transferi dedikleri tam da Sneijder transferidir. Bonservisi 7,5 Milyon Euro, Wesley Sneijder'e 3 milyon 900 bin Euro imza parasını üç taksit ,yarım sezon 2 milyon Euro, maç başı 25000 Euro’ya alınmıştı. Eğer İnter’de sorun yaşamasa 2010 yılında UEFA tarafından Avrupa’nın en iyi orta saha oyuncusu seçilen bir oyuncuyu 28 yaşında 30 milyon’dan aşağı alamazsınız. Bu açıdan çok başarılı bir transferdir Sneijder transferi. Bu transferle önce takımın marka değerini arttırdınız. Fazlasıyla forma sattınız. Parlattınız, takıma adapte ettiniz. Peki sonrasında ne olmalıydı? Türlü sebeplerle paslanmış yıldız oyuncuları parlatıp ya tekrar büyük piyasalara sunmalıydınız ya da Çin ve Arap Ligleri gibi büyük bonservis ödeyen takımlara pazarlamalıydınız. Bunun bir sürü örneğini eğer ararsanız bulabilirsiniz.

Peki bizde ne oldu?

Halkımız sevgisini ve nefretini hep abartır. O yüzden omuzlarda gelip, “yuh”lar arasında ayrılan bir sürü oyuncu geçmiştir ülkemizden. Ama gelen oyuncular da gördükleri aşırı ilgi ve sevgi karşısında zaten bir havaya giriyor bence. Özellikle devamında gelen başarı ile futbolcunun havası daha da artıyor. Çalışmayı sevmeyen teknik oyuncular yaş geçtikçe performans düşürse dahi birkaç haftada bir iyi şeyler yapınca tribün desteğini arkasında tutmayı başarıyor ve bu desteği yeni kontratta çok iyi kullanıyor. İşte Sneijder ve menajeri de bu sevgiyi çok iyi kullandı. Yaşı artmış haliyle eskisinden çok daha iyi bir kontrat almayı başardı. Aslında dünyanın her yerinde takımda bulunan yeni transfer olmayan oyuncular mutlu oldukları için kalıyorlarsa abartı zamlar almazlar. Hatta ücretler düşer ama bizde tam tersi oldu, üstüne kontrat uzatılan kısımlara düşen zamanda performans ve disiplinde ciddi bir geri gidiş oldu (Kontrat uzatılmasaydı bir yıl zaten vardı, o bölüm şampiyonluk getirdi, düşüşten kastım diğer iki yıl). Bu düşüşlerde yönetim zaafları, hoca ve kadro tercihleri elbette önemli bir etken;oyuncu tek başına suçlanamaz ama kilo almalar, kampa geç katılmalar, gereksiz kart görmeler oyuncunun kendi sorumluluğundadır. Ve biz bunları Sneijder’de iki senedir fazlasıyla gördük.

***

Peki ne yapmalıyız?

Taraftar Sneijder’i çok seviyor ve onu satanı satmaktan bahsediyor J Ve yine ayni taraftar yeni transferleri şimdiden beğendi. Üstüne yeni transferlerle Sneijder’in verimli bir sezon geçireceğine inanıyor. Haklı da olabilir. Bunun yanı sıra Tudor’un Sneijder’i istemediğini ve yönetimle birlikte bir çeşit yıldırma politikası uyguladığını düşünüyor. Bunda da büyük ihtimalle haklı. Peki Sneijder ne istiyor? Gerçekten Galatasaray’ı çok seviyor mu? Uygun bir barış sağlanırsa kaprissiz bir şekilde işinin başına döner mi? Dahası misal veriyorum yıllık ücreti imza parasız 3,5 milyon Euro’dan iki yıllık sözleşme önerilse kabul eder mi? Bence yönetim bu yöntemi izleyebilir. Sneijder yapılan teklifi kabul ederse hem takıma bağlılığını ispat eder hem de yönetim, oyuncu ve taraftarı iki sene rahatlatır (yine az buz para değil ama o da Sneijder o kadar da olur). Aksi takdirde ben de çok sevmeme rağmen, Sneijder ayrılığını yanlış bulmuyorum. Ancak; tamam ya da devam kararı beş gün içinde alınmazsa bunun öncelikle Galatasaray’a sonra da oyuncuya büyük zarar vereceği kanısındayım.

***

Peki yollar nasıl ayrılmalı?

Sneijder hala kıymetli bir oyuncu,mutlaka bir miktar bonservis alınması lazım. Dünya kupası için verimli bir sezon geçirmek istiyor ve buna uygun bir takım bulabilir. Yani bu sefer elinde taraftar kozu olduğu kadar kendi kariyer hedefi için oynama zorunluluğu var. Eli eskisi kadar kuvvetli değil. Bu durumu her iki taraf da göz önünde bulunduruyordur zaten.

***

Taraftara;

Sevgili Galatasaray’lılar; bildiğiniz gibi Galatasaray çok büyük bir kulüp. Birçok efsane yönetici, oyuncu, hoca geldi geçti; ancak hiç biri kulüpten daha büyük değildi. Ne yeri dolmaz insanların yeri dolduruldu peşine yeni başarılar geldi. Tabi ki rüya tadında oyuncular göreceğiz, isteyeceğiz bu oyunun doğası bu, gereği bu. Lakin oyunculara sonsuz açık çek veremeyiz. Kulübün geleceği için bazen üzülsek de ayrılıkları olgunlukla karşılamalıyız. Sevgimizi yapıcı olarak kullanmalıyız. Futbolda futbolcu sirkülasyonu kadar doğal bir şey yok. Eğer bir Totti değilseniz J

***

Bu sene…?

Bu sene her türlü faktöre rağmen (hoca, yönetim, federasyon, medya) takımdan keyif alacağımızı düşünüyorum. Yapılan transferler henüz sağ bek, sol bek ve ön libero alınmadı ama alınacağını bunların da gelenlerin kalitesinde olacağını varsayarak başarılı olacağını düşünüyorum. (artık maliyet hesabı yapmak istemiyorum J )  Avrupa maçlarında havaya girersek önümüz açılır, lige iyi başlarız. Lige iyi başlarsak taraftar takımla barışır gerisi kendiliğinden gelir.

Son Not: Futbolcu çılgınlığı yapacaksak Muslera’nın sözleşmesinin uzatılması için baskı yapmalıyız. Kaleci dediğinde yaş önemli değil Muslera gibi kaprissiz bir yıldızdan hala uzun yıllar faydalanabiliriz. İş disiplini yüksek, bu kadar iyi bir kaleciyi bulmuşken elimizden kaçırmayalım derim J  

takip için Twitter : @offensus 





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
Son Girilen Makaleler
kabatasli
| 06 Şubat 2024 |
| 01 Şubat 2024 |
| 30 Ocak 2024 |
kabatasli
| 27 Ocak 2024 |
kabatasli
| 11 Ocak 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...