Makale Yaz
sporadami
Bu haberi yazdır
EMRE'YE ISLIKLI PROTESTO
 Ağu
12
 2011

Çarşamba akşamı oynanan Estonya maçına Emre Belözoğlu’na yapılan ıslıklı protesto damgasını vurdu. Tabii spor yazarları ve yorumcuları hiç zaman kaybetmeden müthiş beyanatlar vermeye başladılar. Emre’yi ıslıklamak Milli Takım’ı ıslıklamak demekmiş; bu yapılan protesto milli takıma yapılan saygısızlıkmış;  dahası Emre Milli Takım’ın kaptanıymış sevsek de sevmesek de desteklemek gerekiyormuş. Aynı spor yazarlarının ve duayen diye nitelenen yorumcuların Emre bir milli maçta basın tribününe el kol hareketi yaptığında neler söylediklerini neler yazdıklarını da hepimiz biliyoruz.

 

Bütün bu yorumlar yetmezmiş gibi bugün Fenerbahçe kulübü de bir açıklama yapmış; “Birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularının ön plana çıktığı, Türk Bayrağı'nın milli düzeyde temsil edildiği bir karşılaşmada yaşanan bu olayı endişe verici buluyoruz. Başta futbol olmak üzere sporun tüm dallarının ayrıştırıcı değil, birleştirici bir unsur olması gerektiğine dikkat çekmek istiyoruz.” Vay, vay vay… Birlik beraberlikten bahsedenlere bakın, neymiş futbolun birleştirici bir unsur olması gerekiyormuş. Bu açıklamayı yapan kulübün başkanı, ikinci başkanı, yöneticisi çete kurmaktan ve şike yapmaktan “kuvvetli şüphe” nedeni ile tutuklu yargılanmakta. Sen şampiyonluk mücadelesi yaptığın kulübün elinden şike yaparak, teşvik primi vererek şampiyonluk kupası alacaksın; bir çete kurup futbol dünyasının altına dinamit koyacaksın, sonra çıkıp birlik, beraberlik, kardeşlik diyeceksin. El insaf…

 

Gelelim Emre’ye yapılan protestolara. Spor yazarları ve yorumcuları niçin protesto edilmemesi gerektiğini milli takım formasını giymesine ve Milli Takım'ın kaptanlığına bağlamış. Ben de diyorum ki Emre gibi bir futbolcu protesto edilecekse tamda bu nedenden, asıl bu nedenden protesto edilir. Milli Takım tüm dünya kamuoyu önünde ülkenin, ay yıldızlı bayrağın temsil edildiği bir platformdur. Buradan hareketle Milli Takım'a seçilecek oyuncular için öncelikli kriter; oyuncunun teknik, taktik veya fiziksel kapasitesi değil ne ölçüde spor ahlakına sahip olduğudur. Burada futbolcunun saha içindeki ve saha dışındaki duruşu ve davranışları için spor ahlakı tabirini kullanmamın sebebi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” deyişidir.

 

Sahada rakip takım oyuncularına küfürler eden; basın tribününe el kol hareketleri yapan; yenemediği rakip takım oyuncularını dövmeye kalkan (İsviçre maçı); maç yapacağı rakip takım oyuncusuna maçtan önce “sakın zorlamayın ha” diye mesajlar atan bir oyuncuyu milli takım formasıyla, hele de kaptan olarak görmek istemiyorum. Böyle bir futbolcunun milli takım için goller atsa da, sahada mucizeler yaratsa da davranışlarıyla ve duruşuyla ay yıldızlı bayrağı temsil edecek spor ahlakına sahip olduğuna inanmıyorum. Sadece ben değil o gün Estonya maçındaki binlerce insanda inanmıyor olacak ki bu insanlar yapabilecekleri en medeni protestoyu yapıp top ayağına geldiğinde Emre’yi ıslıklayarak protesto ettiler. Emre’nin rakip takım futbolcularına yaptığı gibi küfretmediler, yine Emre’nin rakip takım oyuncularına yaptığı gibi darp etmeye kalkmadılar sadece ıslıkladılar.

 

Ben Mustafa Kemal Atatürk’ün de söylediği gibi Milli Takım kadrosuna çağrılacak futbolcuların zeki, çevik en önemlisi de ahlaklı olmasını isterim. Ay yıldızlı bayrağa ve bu ülkeye sevgisi olan herkes de sanırım aynı şeyi ister. Kendisini ve bu ülkeye bağlılığını sorgulaması gerekenler Emre’yi protesto edenler değil; böylesi oyuncuların Milli Takım’da oynamasına ve kaptanlık yapmasına sessiz kalanlardır. 





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
Son Girilen Makaleler
kabatasli
| 06 Şubat 2024 |
| 01 Şubat 2024 |
| 30 Ocak 2024 |
kabatasli
| 27 Ocak 2024 |
kabatasli
| 11 Ocak 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...