Gerçek marka değeri
"Futbolun marka değeri" diye bir yalan tutturmuşlar; bizi değil kendilerini kandırıyorlar..  
Webaslan.com
Maçın ilk yarısı oynanıyor. Oyuna dahil olamamışız zaten, morallerimiz bozuk.. Derken ekranda "Bucaspor 1 Galatasaray 0; Dakika 25 Ceyhun Eriş" yazısı beliriyor.. Aile başına hepimizden sadece maç izlemek için yılda 500 TL'den fazla talep edip, her maç prime time'da yayınlansın diye baskı kurup çoluğumuz çocuğumuz ile gündüz maça gitmemize engel olan Digiturk; fanatiklik seviyesi anlattıkları maçı tuttuğu takımların lehine bitirmek için totemli anlatımlarını ikaz etmek yerine, akıl almaz bir hata daha yapıyor ve son derece itici ve pis kokan bir şakayı ekrana getiriyor.. Ertesi gün yazılı ve görsel medyada çıt yok...

Doğru ya; "bir yanlışlık yapılmıştır, aman canım amma da fanatiksiniz ya, güldürmeyin bizi".."

"Futbolun marka değeri"  diye bir yalan tutturmuşlar; bizi değil kendilerini kandırıyorlar..

Esas başarı,değer ayrıntıda gizlidir.. Eğer Buca / Kasımpaşa / İBB gibi büyükşehir takımlarına hala saçma sapan statlarda gecenin bir vakti maç yaptırılıyor; halı sahalar açılmadan önce çocukken gündüz vakti yaptığımız  mahalle maçları gibi futbolun aslında iki direk arası bir topla oynanan basit bir oyun olduğunu unutturmak için maçların saatinin aylar öncesinden değil ama sadece 1 hafta öncesinden belirleniyorsa; o ülkede "futbolun değeri" diye kimse kimseyi kandırmasın lütfen...

Maça dönelim; Buca karşısında aldığımız galibiyet ilerleyen haftalarda çok ama çok işimize yarayacak..

Neden mi?

- Öncelikle 9. hafta Kadıköy'e önde gitme avantajına sahibiz.

- Sabri / Hakan / Kewell / Elano / Baros / Cana / Misimovic / Arda'dan hemen hemen hiç faydalanamadığımız bir maçı kazanmak –ne olursa olsun- kendi açısından ufak bir mucize.

- Geçen seneki en önemli sorunumuz art arda seri yapamamaktı; daha ligin ilk 5 haftasında (her ne kadar ilk 2 haftanın tarihin en kötü başlangıcını yapmış olsak da) üst üste 3 hafta galip gelebilmek iyi bir başarı

- O kadar tartışmadan sonra kalemizde tam 233 dakika gol görmemek Ufuk'un güven kazanması için çok ama çok önemli.

Orta sahanın ortası ile devam edelim; Ayhan'ın gol atmasından ziyade golden sonra O'ndan şut atmasını isteyen Rijkaard'a koşması daha da manidar geldi bana.. Bizde 10. sezonunu tamamlıyor Ayhan. Yıllardır milli takım oyuncusu ve yetenek olarak elimizdeki ortanın ortasında oynayabilecek tüm oyuncuların en yeteneklisi (Barış, Mustafa ve Cana'yı kastediyorum).. 33 yaşında ve Rijkaard kendisinden "şut atmasını" istiyor; bunu hatırlatmak zorunda hissediyor kendini.. Elimizdeki kumaşı daha iyi anlamak için çok manidar bir tespit; yeri gelince eleştirmesini bildiğimiz Rijkaard'ı bu açıdan kimsenin anlayabildiğini düşünmüyorum bu ülkede..

Ayhan'a dönecek olursak; sezon başından beri söylüyorum direkt oynaması gerektiğini.. Ve bugün de ekliyorum; artık Cana'nın eşlik etmesi lazım Ayhan'a.. Siz sakın kanmayın ne dediğini bilmez totemci spikerlere; Mustafa koşuyor ama olması gereken pozisyonlarda takipte değil; Cana'nın Sunderland'de oynadığından daha da defansif bir görevle (Aynı Chelsea'nin Mikel'i kullandığı gibi) görev yapması lazım sahada ve Ayhan'ın önünde oynayan Misimoviç ve Arda'ya biraz daha yanaşıp orayı da defansif açıdan kuvvetlendirmesi gerek.. Diğer bir yapılması gereken bu mevkiiye (Beşiktaş'ın yaptığı gibi) bir takviye daha yapmak..

Diğer bir tespit Kewell ile ilgili; 4-2-3-1'in sol açığında bir türlü faydalı olamıyor Avustralyalı.. Sağda görev yaptığında veyahutta Baros'un çaprazında değil ama hemen arkasında görev yaptığında  topu tehlikeli alana daha rahat taşıyor Harry.. Bu nedenle Kewell sahada ise; 4-2-3-1'in kimi zaman 4-3-2-1'e veya 4-4-1-1'e dönmesinde fayda var.. Kewell-Baros daha yakınlaşırlar ise birbirlerine verimleri otomatikman artacaktır..

Rakip Buca'ya dönecek olursak Leko – İbrahim - Ragıp üçlüsünün kenardaki günleri güzel İzmir'e hiç yakışmayan antrenörlerinden sertlik / çirkeflik konusunda aldığı direktifleri son derece başarıyla yerine getirdiklerini söyleyebiliriz. Bursa'lı Hüseyin, Sivas'lı Sedat, Eskişehir'li Koray, Gaziantep'li Yalçın'ın yanına bu değerli (!) oyuncuları da yazıyorum, devre arasında kaptanlığını Emre Belözoğlu'nun, antrenörlüğünü de Bülent Uygun'un yaptığı bize karşı en iyi (!) oyunlarını oynayan doldurma takımda yerleri garanti bu arkadaşların...

Insua, her geçen gün takıma ısınıyor ısınmasına ama sağ önünde oynayan Mustafa kati surette kanat bindirmelerinde kendisine yardımcı olmuyor.. Zaten yukarıda da belirttiğimiz gibi Cana-Ayhan sahada yer alırlarsa; bu konuda da Insua'ya yardımcı olacaklardır..

Son sözümü bizim maçın devre arasında izlediğim Sunderland-Arsenal maçının uzatmalarına ayırmak istiyorum.. Son dakikalara 1-0 Arsenal önde girmiş idi ve hakem maçı 4 dakika uzattı.. 93:58'de Sunderland korneri kullandı ve Arsenal'li oyuncular kafa darbesi ile topu ceza alanına taşıdıklarında kronometre 94:01'i gösteriyordu.. Ortalama bir Türk hakemi maçı o anda bitirip kendini itiraz gelecek olan oyunculara bön bön bakmayı bekleyecekken; İngiliz hakem canlı olan topu öldürmedi ve oyunu devam ettirdi.. Kromonetre 94:13'ü gösterirken Bent durumu 1-1 yaptı ve o golün santrası yapılmadan oyun bitti.. İşte sahada görev yapan herkesin üst düzey futbol bilgisi ile güzelleştirdiği oyun, işte "gerçek marka değeri" sevgili okurlar..

Kalın sağlıcakla...

Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
En çok okunan haberler