Adnan Polat görevdeyken;
‘Galatasaray bu değil’ diye kim bilir kaç kez yazdım.
Şimdi Ünal Aysal görevde yine yazıyorum;
Galatasaray bu değil!

Yine çekişme, yine hizip, yine amacını aşan davranışlar!...
Bunlar Galatasaray’a yakışmıyor.
Galatasaray siyasi bir parti değil ki içinde fikir ayrılıkları olsun.
Galatasaray bir bütün, Galatasaray bir beyin, Galatasaray birlikte atan bir kalp!
Neyin kavgası yapılıyor anlamıyorum.

Galatasaray’da adama göre görev yaratılmamalı.
Göreve göre adam seçilmeli.
Yönetimler bu anlayışla kurulmalı, işinin ehli olanlar yönetime girmeli, oy toplamak için listeye adam alınmamalı.
Galatasaray mutlaka profesyonel bir yapıya kavuşmalı.
Böyle olmaz!

Yakın geçmişe bir bakalım;
Galatasaray’ın futbol şubesinde kimler vardı?
Adnan Polat, Yurdaşen Karahasan, Ergun Gürsoy, Abdurrahim Albayrak, Haldun Üstünel…
Hepsinin faydaları olmuştur muhakkak ama bu isimlerden hangisi profesyonel?
Hepsi iş sahibi kişiler, futbol onların hobisi.
Büyük takım böyle yönetilmez!
En azından; Alex Ferguson’a, Arsene Wenger’e karşı büyük ayıp olur. Hani Galatasaray onlar kadar büyük takım ya…
Bana kalırsa Ali Dürüst ve Bülent Tulun arasındaki tartışma bu yüzden.
Terim’in imza tartışması da belki bu yüzden.
Bekle gör politikası.
Böyle olmaz!



Süren dönemi en parlak dönem
Faruk Süren dönemi Galatasaray’ın en başarılı olduğu yıllardır.
O zamanki yönetim içinde görevler kesin hatlarla belirlenmişti.
Başkan Süren her şeye hakimdi.
Futbol şubesi yoktu!
Florya’da Fatih Terim vardı. Her şey Terim’e bağlıydı.
Galatasaray 4 yıl üst üste şampiyon oldu, UEFA ve Süper Kupa alındı.
Eksikler, fazlalar, küçük hırsçıklar yok muydu?
Tabii ki vardı.
Terim’i de tartışabilirsiniz.
Onun da iyi yaptıkları kötü yaptıkları vardı.
İnsan olur da hatası olmaz olur mu. Lakin bütün bunları önleme başarısını gösteren bir Faruk Süren de vardı.
Türkiye’nin şimdiye kadar yaşamadığı bir başarı da peşinden geldi.

Hatalar zincirinde pranga mahkumları!
Sonunda ego patlaması yaşandı. Kazanılan başarıda herkes öne geçmek istedi. Dizginler Süren’in elinden çıktı. Futbolcular kaçarcasına İnter’e, Terim de kazandığı başarıları kafi görüp İtalya’ya gitti. Oysa Galatasaray’daki görevi daha bitmemişti. Galatasaray’ın ona ihtiyacı vardı.

Terim’den sonra Galatasaray Mircea Lucescu ile Süper Kupa’yı da aldı.
Şampiyonlar Ligi’nin gediklisi Galatasaray’da Süren sallanmaya başladı.
Süren bunca başarıya rağmen kovulurcasına gönderildi.

Yerine Mehmet Cansun ara sıcak olarak geldi!
Yazık oldu Cansun’a. Galatasaray’ı gözü kara Cem Uzan’ın eline bırakmadı ve o kısa sürede borçları da azalttı ama sekiz ayda paketlendi ve yerine Özhan Canaydın geldi.
Bu seneler Galatasaray’ın kayıp yıllarıydı.
Hizipleşme tavan yaptı.
Benden olanlar-benden olmayanlar diye diye Galatasaray bölündü!...
Hatalar zincirinde pranga mahkumları yerlerini aldı…

Lucescu da kovulmaktan beter edildi, Terim ikinci kez geldi… İflah etmedi.
Galatasaray 2000’deki UEFA Kupası ve Süper Kupa’dan sonraki on senede tepetaklak aşağıya gitti.
Bunun sebebi sevgisizlik, koltuk sevdası ve saygı kristalinin kırılmasıydı.
Kalite camda sırça kalmadı!
Sevgisizliğe, sportif başarısızlık, parasızlık ve bir de yönetsel beceriksizlik eklenince Adnan Polat da çare olamadı!

Yetiş Ünal Aysal gemi batıyor!
Ünal Aysal imdada yetişti. Yapacakları ise belliydi;
İnsanları birbirine küs bırakmayacaksın!
Hizipleşme ortadan kalkacak.
Yirmi senedir koltuk uğruna verilen savaşlarda Galatasaray çok yara aldı. Bugün onun rahatsızlığı yaşanıyor. Camia amip gibi bölünüp çoğalarak üremeye başladı!
Ünal Aysal gün kaybetmeden bölünmeğe, küskünlüğe çare bulmalı.
Bundan sonra Galatasaray’ı başarıya götürecek yol Ünal Aysal’ın akıl yoludur.
Aysal tez elden basiretini, marifetini göstererek dağılmış Galatasaray’ı toparlayacak. Yoksa bir süre sonra kendisi de bezer!
Galatasaray’ın düşmanı Galatasaraylıdır lafı Aysal’ındır.
O zaman dertleri biliyor.
Galatasaray’ı toparlama günü bu gündür.
Yine tekrarlıyorum;
Galatasaray bu değil!

Transfer bugün yarın biter
Forlan’dı, Reyes’ti, Drogba idi…
Bunlar geçici sorunlar.
Bir de bakarsın Maluda gelir Arda gider!

Muslera olmazsa bir başkası olur.
Gökhan Zan’a da, Cana’ya da çare bulunur.
Yeter ki doğru transferler yapılsın.
Şekil yanlış olmasın.

Şekli verecek olan da Ünal Aysal’dır.
Aysal, sınırları kesin çizgilerle belirleyecek ve Galatasaray tıkır tıkır işlemeye başlayacaktır.
Yeter ki görev alanlarına tecavüz olmasın, seçilmiş yönetimle profesyoneller uyumlu çalışsın.
İstenen budur.

Gerisi dopdolu bir Arena….

Terim başarır mı?
Terim’in eline iyi bir takım verirsen başarır. Her şeyi ondan beklersen yanıltır!
Aysal yönetiminin en disiplinli ismi olarak şu anda Terim’i görüyorum.
Medyada gözükmüyor.
İddialı demeçler vermiyor.
Sorun çıkartmıyor.
Sabırla iyi transferler bekliyor.
Bir önceki dönem Terim bu değildi!

Terim başarır mı?
Terim’in oyuncu tipi ve oyun planı bellidir.
Agresif bir yapı, söz dinleyen futbolcular, çabuk oyun, kademe anlayışı, ortak akıl, yardımlaşma, özgür bölgelerde özgür yetenek kullanımı.
Bunları bir araya getirdin mi Terim’in takımı başarır.

Terim; çağdaş futbolda maç içinde dizilişlere önem vermez.
Terim için başarılı takım; oyundan oyuna geçebilen takımdır.
4-4-2 başlarsın, 4-3-3’e geçersin. Olmadı 3-5-2’ye dönersin…
Olmadı; 4-6-0 oynarsın!
Yeter ki bunları uygulayabilecek bir takım verilsin Terim’in eline…



Terim; 4-6-0’ı uygulayabilecek bir takım bulursa Galatasaray kısa sürede Arena’da alkış alır.
Arda, Elmander, Selçuk, Culio, Kim Kallström, Drogba, Reyes, Maluda…
Bunlardan kim gelirse gelsin 4-6-0’ın 6’lısında mükemmel oynayabilecek isimlerdir.

Ne dediysem o!... Transfer zaman ister
Bu aralar çok dillenen transfer dedikodularına girmek istemiyorum.
Neredeyse bir ay önce yazdım.
Hala onlar geçerli ve yanıldığımı da sanmıyorum.
Transfer bir pazarlık işidir.
Bu da zaman ister.
Ben sabırla bekliyorum.

Bu  transferden nasıl bir Galatasaray doğacak onu merak ediyorum.
Neden mi?
Bakın futbolun bugüne kadarki evresine, anlarsınız…
Ben anlatacağım zaten.
Neymiş 4-6-0….
Bekleyin.

Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın