Futbol, hayatını kaybetti.
EVREN GÖZ YAZIYOR - TFF, bu karanlık dönemi yönetemedi. Sert kararlar veremedi, çünkü futbol bitkisel hayata girmişti. Ve, fişi çektiler bugün... Futbol öldü.  
Webaslan.com
Futbol, hayatını kaybetti.
Kimilerine göre binlerce yıl öncesinde insanların top peşinde koştuğu mağara duvarlarına resmedilmiştir. Kimileri, seyahatnamelerde bahseder bu oyundan. Orta Asya’da “tepük”, Roma’da “harpastum” ve nihayetinde son haliyle İngiltere’de vücut bulan ayak topu, Türkiye için son nefesini vermiştir.

Bizde de 19.yüzyılın sonlarına doğru organize olan sevdalılar 20.yüzyılda armalarıyla, formalarıyla, az sayıdaki taraftarıyla isimlerini yazdırdılar tarihe. Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde başlayan oluşumlar, Cumhuriyet ile birlikte kitllelere de ulaşmaya başladı. Sancılı geçen 1930’lu ve 1940’lı yılların ardından 1959’da Türkiye Ligi kuruldu ve 2002’de o kadar gelişti ki Süper Lig adını aldı...Sonra o kadar markalaştı ki 2005’te Turkcell Süper Lig oldu...Büyüdü, büyüdü, büyüdü futbolumuz ve ligimiz ülke sınırlarını aştı...

Bu yolculukta yeteneği ve karakteriyle milyonları peşinden sürükleyen kahramanlar olduğu gibi, futbol sahnesinde yıllarca boy gösterip birden karanlığa gömülen isimler de vardı kuşkusuz. Mesela öyle köklü takımlar görüldü ki tarihte, maddi sıkıntılar nedeniyle kapılarına kilit vuruldu...Unutulmaz şampiyonluklar, büyük zaferler, hayal kırıklıkları ve hikayeler barındırdı içinde futbolumuz...

Nefesi, bugüne dek yetti. Onun üzerinden siyaset yapıldı, oylar toplandı; o oyunun sevdalısı insanlar sözüm ona küreselleşen dünya ile birlikte müşteri gibi görüldü, sömürüldü, sömürüldü, sömürüldü...Futbol baronları, sadece zevk almak için bu oyuna bağlanan; parasal sıkıntılardan dolayı tek sosyalliği futbol olan kitleleri o kadar güzel kandırdı ki...O kadar güzel cilalandı ve o kadar güzel parlatıldı ki futbol topu; yansıdığı yerde baronların gülüşü gizliydi...

Yasalar, günümüze dek şike ve teşvik konusunda caydırıcı cezaları barındırmıyordu içinde. En alt kategoriden en üste kadar her yerde hatır şikesi yapıldığı, teşviklerin uçuştuğu söyleniyordu, ancak ispatlanmıyordu. Hoş, ispatlansa da cezası yoktu...Yıllarca takımlar son maçlarda düştü, yıllarca maçların skorları garipsendi, bir iki satır yazıldı da; arşiv oldu.

Komplo teorilerine meraklı necip Türk insanı da hep kahve köşelerinde, okul sıralarında, asker ocağında, erkeğin egemen olduğu her koşulda, her konumda, her statüde perde arkasından bahsetti.

Futbolumuzun 2000’lerden sonra markalaşma sürecine girdiğini, özellikle yayıncı kuruluşun gelirlerinin artışını ve federasyonun önlenemez yükselişini izledik durduk. Ligimizdeki yabancı sınırlaması her geçen gün artıyor, statlar yenileniyor, inanılmaz bedellere oyuncular transfer edilip zararına satılıyordu. Ama her nasılsa vergiden de muaf tutulup, borçları devlet tarafından siliniyordu devlerin. Sonra, büyük şirketlere de dönüşmüştü artık takımlar...Halka arz olmuşlardı, halkın takımı kimliğiydi onlarınki...

14 Nisan 2011’de bir yasa çıktı sonra. Bu, ilk niteliğindeydi...

Ne diyordu yasa, şikeye 12 yıl ceza. Nasıl derdi, bilinmedi.Çok da sorgulanmadı...Oysa büyük bir haberdi, devrim işaretiydi, görülmedi.

Bir Pazar sabahı herkes uykusundan telaşla  uyanıp futboldaki depremi yaşadı.Oyun, artık çatırdamaya başladı. Bir şeyler galiba ters gitmişti...Birileri, radara yakalanmıştı...

İlk kez futbola dokundular...Onlar kimdi, bilinmedi...Ama çok derinlere kadar inmişlerdi. Ülkemizde görmeye alışık olmadığımız sahneler yansıdı ekranlara. Başkanlar, yöneticiler, teknik direktörler, futbolcular, ite kaka arabalardan emniyet müdürlüklerine, oradan adliyelere taşındılar; sonra da demir parmaklıklar arkasına.

 Herkes, sevdalısı olduğu takımın renklerini savundu. Sonuçta suçu ispatlanana kadar herkes masumdu. Sarsıntılı bir yaz geçti, sahalar basıldı; maçlar yarım kaldı, maskeler takıldı...

Bu süreçte medya, adeta etik sınavı verdi. Medyaya tapeler sızdı, medyaya fotoğraflar servis edildi...Ardından bıçak gibi kesildi haberler,  çünkü yasak geldi. İstemediler fazlasını, durun dediler...

Tüm bu hengamenin ortasına Mehmet Ali Aydınlar ve ekibi düştü. Yangın yeriydi futbol, ellerinden geldiğince yönetmeye, sakinleştirmeye, şekil vermeye çalıştılar. Ne yaptıysalar olmadı, çünkü her kararın bir itiraz mekanizması doğuyordu. Voleybolda şampiyonluklar gelirken omuzlara alınan,adı Aziz Yıldırım’dan sonraki başkan olarak geçen Aydınlar, Fenerbahçeliler için 1 ayda kötü adam oldu...Galatasaraylı taraftarlar için ise o hep Fenerbahçe’nin adamıydı...Aydınlar, kimselere yaranamadı.

TFF, bu karanlık dönemi yönetemedi. Sert kararlar veremedi, çünkü futbol bitkisel hayata girmişti.

Ve, fişi çektiler bugün...

Futbol öldü.

Yeni bir kahraman lazım futbola acilen. Metin Oktay gibi bir değer lazım...Yahut organize bir takım başarısı, ki bu yakın zamanda çok az bir ihtimal...O yüzden hayalleri gerçek yapan bir kurtarıcı gerekiyor yeniden hayata dönmek için.

Gün, 6222 sayılı şiddet yasası ile ilgili değişiklik meclisten geçmeye başladığı gündür...

 Yani, şike yapan kişilere verilen cezalarda büyük oranda düşüyor...Nisan’da caydırıcılaşan cezalar, Kasım’da meşrulaşıyor neredeyse...

Peki şimdi ne olacak?

Şike Soruşturması kapsamında mahkemede hakim karşısına çıkacak 31 kişiden çoğu cezaevinden kurtulacak. İçlerinde gerçekten masum olma ihtimali bulunanlar da var. Ceza alanlar da en kötü ihtimalle 2015 yazını Türkbükü’nde mapushane anılarını anlatarak geçirecek...

Şike için Galatasaray kurmaylarını da uzaktan dinledilerse, büyük ihtimalle iç meseleleri, takımın nasıl düzeltilebileceği ile ilgili fikirleri duymuşlardır. Bazen, çekilen sıkıntılar çok sonraları yaşanacak mutluluklar içindir. Ancak küme düşme potasındayken dalga geçilen Galatasaraylı biri, ezeli rakibinin başkanı cezaevindeyken aynı karşılığı vermemeli. Çünkü Galatasaraylılık bunu gerektirmez. Gerçek Galatasaraylı, ezeli rakibinin düştüğü durumdan mutlu olmaz.

O yakada hata yapılmışsa eğer, bu da ispatlanırsa; yapılan hata tüm camiaya mal olmamalı. Tıpkı Galatasaray’da tarih boyunca sarıyla kırmızıyı kötü amaçlarına alet etmek isteyenlerin olma ihtimali gibi.

Varlıkları, renkleri lekeleyemez.

Çünkü çürük olan tek şey vişnedir Galatasaray kırmızısındaki.

 evrengoz@yirmidort.tv

Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
En çok okunan haberler