Doğruları görebilmek
Neymiş efendim Semih de penaltıya sebebiyet vermişmiş. Arapça'dan Türkçeleşmiş kelime kullanmak modaya artık; gencecik çocuk"  
Webaslan.com
Doğruları görebilmek
Doğruları görmek için öncelikle bakmak gerek. Bakar gibi yapmak değil. İşin kolayına kaçıp çoğumuzun yapmayı tercih ettiği gibi "Onların söylediği gördükleri doğrudur”a körü körüne inanmamak lazımdır. Nedense doğruları eksik bir şekilde konuşmayı alışkanlık haline getiren futbol camiasına neyin ne olduğunu iyice anlatmak gerekmektedir. Neymiş efendim Semih de penaltıya sebebiyet vermişmiş. Arapça'dan Türkçeleşmiş kelime kullanmak modaya artık; gencecik çocuk" sebebiyet vermişmiş."

Alın size sebebiyet. Hem de 1 tane değil 4 tane... İstediğiniz kadar sebeplenin.

Hani % 110 penaltı idi Semih'in pozisyonu?

Gencecik çocuğa mikrofonu uzatmadan ekran başında eyyamı kesenler buyrun bir de bu görüntüleri yorumlayın.

Yüreğiniz varsa % 100 haksızmışız deyin…

Özür dileyin.

Sonra çok değil 1 ay öncesine gidin; Alex'in Kadıköy'de orta sahada topla en oynama ile en ufak alakası olmayan bir pozisyonda dirseğini rakibe doğru kaldırıp dirseğin iterek değil vücudu ile kasıtlı bir şekilde geri itip rakibini yere serdiği pozisyonu hatırlayın… Sözüm ona haksız yere görmüştü değil mi o kartı Alex? O yüzden 2 maçlık cezası tek maça inmişti değil mi?

Haydi bakalım yüreğiniz varsa Engin ve Elmander'in cezası da belki bir maça iner diye gündem yaratın..

Elimizde Baros var. Terim'in kuvvetle muhtemel daha yaşlı, pahalı ve verimsizini aldırmak için sırtını çevirdiği Baros…

İlk 12 maçın 4'ünde sahaya hiç adım atmayan, 4'ünde oyundan alınıp, geri kalan 4'ünde oyuna sonradan giren Baros..

Elde Sercan var. Semih'ten sadece 10 ay daha büyük olan Sercan. Geride bıraktığımız 12 haftada maç başına 17 dakika oynama süresi bulabilen Sercan. Oyuna 7 kere giyip 2 kere çıkan Sercan…

Ne Sercan ne de Baros daha toplamda bir kez bile 90 dakikayı tamamlayamadılar sahada daha bu sene. Oysa Gökhan-Kazım-Riera üçlüsü ortalamada 5 maç 90'ar dakika gayet güzel sahada yer alabildiler 2012 model Cim Bom'da..

Sezon başlamadan yazımda açık saçık dile getirmiştim Semih'in ideal 11'imde yer aldığını. Bugünde Gökhan-Riera-Kazım'dan kısa vadede kati surette vazgeçilmesi gerektiğinin üzerini önemle çiziyorum. Yapılması gereken diğer bir hamle devre arasında Çağlar ve Emre'yi Konyaspor'a yollayıp, üzerini nakit ile tamamlayarak sağaçık Ali Dere'yi de kadroya katıp Kazım sarmalının üzerimizde yarattığı baskıyı azaltmak. Kimse hafta sonu Rıza Hoca bize karşı süre vermedi diye stoper Murat Akça'yı unuttuğumuz sanmasın, 22 numaranın Murat'a Hakan'dan çok daha yakışacağına eminim…

Terim'in tek ama tek yapması gereken Fener maçında Baros'tan en önde, Sercan'dan da Baros'un hemen sol arkasında (sol açıktan bahsetmiyorum) faydalanmak. Hem belki o zaman kendi oyuncusuna (Baros'a) şaşırmadan kendisi de kenarda rahat bir maç izleyebilir…

Sivas karşısında maçın kontrolünü kendi kendine kaybeden hakemlerin gözü önünde oyuna sonradan giren Ayhan'ın kendini haksız bir şekilde yere bırakması kendisine hiç yakışmadı. Evimizde oynadığımız daha 6. maçta 2. kez 2 oyuncumuzun atılması “sakin kalmamızın” ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi bu maçta… Bu açıdan Engin'in derbide oynamaması bizim içi avantaj bile olabilir; zira ilk 2 aylık görüntüsü ile bu maçın ağırlığını henüz kaldıramayacak durumda olduğu gayet açık ve net…

Elmander'in de yokluğunu Baros ve hevesi oyuna girdikten hemen sonra Riera da sahada iken oyundan alınınca düşen Sercan ile gayet güzel doldururuz sevgili okurlar.

Diğer dikkat etmemiz gereken önemli bir konu rakibin üzerine gitmek için 25. dakikayı beklemenin lüzumsuzluğu… Zira orası bizim evimiz; bazıları milli maçlarda 40 metreden yapılan ortaları kendi kalesinde gördükten sonra 'tukaka'lasalar da burası ülkenin en güzel stadı…

Kendi oyuncusu iken ona methiyeler düzüp bize geldikten sonra Kazım'ın ardından vakitsizce atıp attığını da tutamayan Aykut'un Bilica-Bekir'li defansını yerle bir etmek için Baros da yeter, Sercan da..

Yeter ki Terim onları ilk 11'de Aslanlar gibi beraberce sahaya sürsün… Onlar sahada biz TT Arena'nın tribünlerinde kükreyelim…

Dile kolay... Hoca tam 8.5 yıl sonra kendi evimizde takımını Fener'in karşısına sürecek. Onları yenerek lider olacak olmanın hevesi eminim aramızda en çok kendisinde vardır. Bunu gerçekleştirecek inanç - bilgi - motivasyon ve konsantrasyonla maç sonunda herkesin kendini sıralamada hak ettiği yerde olacağından adım gibi eminim. Ondan sonra ister Lugano'yu alsınlar, ister Kezman'ı isterlerse Ortega'yı. İkinci kalmak isterlerse Yusuf'tan rica ederler Serhat'ı bile kiralayabilir kendilerine devre arasında…

İlk 12 maçta oynanan toplam 1080 dakikanın 547'inde durum 0-0 devam etti. Diğer bir deyişle maç başına 46 dakika ortalama ile durum 0-0 idi. Bu sene ligde en çok gol atan takım olmamız maç başına sadece 1.4 ortalaması ile oynadığımızı ve oynanan dakikaların yarısından fazlasında 0-0'lık durumun devam ettiğini gizleyemez…

Yapmamız gereken en iyi bildiğimiz şeyi tekrarlamaktır…

O da durmadan saldırmaktır..

Bu sene Ünal Aysal bu yüzden başkan, Fatih Terim bu yüzden tekrar “Hocamız” olmuş, Taffarel buna inandığı için aramızsa dönmüş, Hasan Şaş şampiyon olduktan hemen sonra 6 yaşındaki biricik oğlu Yusuf Deniz'i Ali Sami Yen'den sonra TT Arena'nın çimlerinde de mutluluktan ağlayarak öpmek için beklerken bu satırların yazarı da bu sene eze eze şampiyon olacağımıza tüm benliği ile inanmaktadır.

Hedef 14. haftada liderliği Fener'den alıp 40. haftanın sonunda her zaman olduğu gibi alnımızın akıyla taç giymek ve 2012-13 sezonunda da dünyanın en güzel forması olan sapsarı formamızı esas ait olduğumuz Şampiyonlar Ligi'nde giyip tarihi yeniden yazmaktır..

Saygı ve sevgilerimle.

Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
En çok okunan haberler
AVRUPA'DAN FUTBOL