Makale Yaz
nusretoglu
Bu haberi yazdır
Kral değil muhtar!
 Nis
11
 2017

Bir takım düşünün, adı başka bir takımın karşısına yazılınca diğer takımda korku, panik ve büyük takım ile oynama hırsı kazandıran duygular oluşsun. Sonra aradan yıllar geçtikçe bu rüzgar tersine dönsün ve hedefi “yabancı takımları yenmek” olan bir oluşum sadece “Anadolu kulüplerini yenebilen” bir takım haline gelsin.

Böyle bir taraftar kitlesini arkasında taşıyan bir takımın başkanı olmayı herkes ister tabi ki ama koca 112 yıllık kulüpte geleceği planlayan 1 tane başkan gelmemiş. Gelenler ya bu taraftara şirin gözükmek için popülist yaklaşımlar sergileyip önüne gelen futbolcuyu alıp yanına 2 tane dünya yıldızını koyarak başarılar elde etmiş ama kulübün aşırı borçlanmasına, futbolcu mezarlığı haline gelmesine neden olmuş ya da borç yapılanması yapıyorum adı altında adı-sanı duyulmamış oyuncular ve teknik adamlar ile takımın futbol seviyesini dibe çekmiş. Şunu akıllarına koymaları şart futbol başarısı olmadan gelecek planı yapılamaz.

Fatih Terim, Mancini, Prandelli üçgeninden kurtulup 2 tane takım yapacak kadar 1 kadrosu olan takım Hamza Hoca ile başarı sağlamış olsa da onun ucuz ve vizyonsuz bakış açısı nedeniyle kazanılmış şampiyonluğun bir çok tesadüfün birleşmesiyle elde edildiği unutularak yeterli görülmüş ve bir sonraki sezon foyası ortaya çıkmıştır. Sonra Mustafa Denizli faciası ve ardından gelen teknik adam yetiştirme hevesi. Alt yapı için bile yetersiz olan bir Riekerink taraftar gücü ile alınan 2 kupanın ardından kahraman ilan edilip, bir sonraki sezon kendisine şampiyon olup şampiyonlar ligine gitme hedefi veriliyor. Görünen köy kılavuz istemez misali o da çuvallıyor ama ondan daha fazla çuvallayan onu devre arasında göndermek yerine bir kaç maç daha deneyip sonra gönderen yönetimdir. Hadi gönderdin ki zaten en başta hataydı ne diye hiç bir başarısı olmayan Türkiye’ye gelmeden önce Paok’tan kovulan adamı hem de kağıt üstünde etik ama vicdanen usulsüz yollarla alıp şampiyon olma potansiyeli olan bir kulübün başına getiriyorsun.

Acemi Riekerink’ten sonra gelen çırak Tudor takımın kimyasını bozdu. Kendi hevesleri ve hırsları uğruna 4-4-2 oynaması gereken bir kulüp 3-5-2 oynamaya müsait olmayan bir oyuncu topluluğu tarafından cebren ve hile ile oynatılmaya çalıştırıldı. Hem de bu hırs uğruna Cavanda’dan merkez stoper oluşturmak pahasına. Merkez stoper oynayan Cavanda bir sonraki maç baskıyla gelen 4-4-2 sisteminin sağ bekinde görev alıyor takım Adana olmasa kesinlikle kaybedilecek bir maçta alınan galibiyet ile her şey yoluna girdi sanılıyor. Aradan sadece 1 maç geçiyor ve sağ bek bir anda beceriksizliği ile taraftarın gönlünde taht! kuran Semih oluyor. Bu adamı artık oynatmam dediği Chedjou bir anda stoper oynuyor. Ahmet Çalık sol stoper olmamasına rağmen orada oynuyor (takımın tek sol stoper oynayabilecek oyuncusu sol bek menşeili Hakan Balta) ve hata üstüne hata yapıyor, 7 Milyon euro teklif gelen ve mevcut kadro içinde hiç de fena olmayan Carole’ün koridorunda sağ bek için alınan Linnes oynuyor. Sadece bizim ligin değil Avrupa liglerinin de en çok asist yapan oyuncuları arasında yer alan Sneijder ve gidecek olmasına rağmen mükemmel oynayan Podolski yedek soyunuyor.

Yukarıdaki paragrafta ne teknik adamın ne de yönetimin başarılı olmadığı, planlama yapamadığı o kadar açık ki ne diyeceğimizi bilemez bir durumdayız. Büyük oyuncu oynatamayan teknik adama hiçbir zaman gerçek bir teknik adam gözü ile bakamam. Bakınız Queresma Şenol Güneş’e ekranlarda caka satmasına rağmen nedamet getirip bir sonraki maçta cansiperane oynayabiliyor ama bizimkiler Sneijder karşısındaki ezikliğini onu oynatmayarak telafi etmeye çalışıyor maç gittikten sonra kurtarıcı olarak da O’nu oyuna sokup alın size Sneijder tavırları sergiliyor.

Başakşehir sistem futbolu ile bu sene ligde her 2 maçta da bizi 4-0 yendi ve birinde acemi Riekerink diğerinde çırak Tudor vardı. Kupadan da elediler güzelce. Avcı’nın maç sonu açıklamalarına iyi bakın bizim teknik adamdan çok daha iyi biliyor bizim zaaflarımızı. Kendisinin bir iticiliği olsa da GS’ın başında görmeyi isterim ama bizim bazı taraftarların Karabük’te sıradan bir teknik adam olan Tudor hayranlığı, popülizm hevesi nedeniyle sene başında ve ortasında gelen tekliflere hayır demiş olduğunu da bir kenara not edelim.

Teknik adam kötü olabilir doğru hem de çok kötü maalesef ama takımın ruhsuz futbolu da unutulmamalı. Son 2 sezondur derbi kazanmayı bırakın büyük takımlar karşısında oyun üstünlüğünü bile ele geçiremedik. Başakşehir maçında bir tane tehlikeli diyeceğimiz pozisyonumuz yok. Tabi bizim için şut çekmek, orta yapmak önemli değil çünkü biz Türkiye’nin en çok topa sahip olan takımı ve en çok koşan takımıyız bu bize yeter! Seneye de Sultansuyu harasından 3-4 tane Arap atı aldık mı şampiyonlar ligi garanti.

Yedek oyuncu seviyesinde olabilecek oyuncuların Gsda kurtarıcı olmasına mı yanayım alınan oyuncuları eldek çıkarmak için üstüne para verdiğimize mi bilmiyorum. Bir takım ne kadar kötü yönetilebilirse o kadar kötüyüz. Şahıs değil sistem problemi maalesef takımda zuhur ettiği gibi kulübün genel kurulunda da var. Liseli olarak adlandırdığımız GS ile yaşıt adamların ve derin GS denilen olgunun seçtiği kişi başkan oldukça arada bir şampiyon olsak da planlı bir başarı hikayemiz olmayacak hiç. Düşünün UEFA kupasını aldıktan sonra bunun üstüne koyup da takıma level atlatamadık. 17 sene önceki UEFA kupası bizim en büyük başarımız ise biz başarısız kardeşim.

Allah bizi sadece kendilerini düşünen yöneticilerden kurtarsın.

Takımın başına bu taraftarın kıymetini bilen, 1 kuruşunu bile çarçur etmeyen bir adam getirsin.

Selamlar... 





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2022
 
Şubat (1)
  2017
  2016
  2015
  2012
  2011
Son Girilen Makaleler
kabatasli
| 06 Şubat 2024 |
| 01 Şubat 2024 |
| 30 Ocak 2024 |
kabatasli
| 27 Ocak 2024 |
kabatasli
| 11 Ocak 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...