Makale Yaz
hakocbb
Bu haberi yazdır
Emek çalma düdük çal
 Mar
06
 2015

 Ben bu makaleyi maçtan evvel yayınlanması için 5 gün evvel yazmıştım. Şu anda hiç bir güncelliği yoktur ve yayınlanmasının da gereği yoktur. Ancak bu maçın özelinde Cüneyt hocaya ben teşekkür ederim ama Fenerlilerin edeceğini de pek sanmam.

Daha 5 yaşında bir çocukken tanıştım Ali Sami Yen in büyülü atmosferiyle. Rahmetli babam iyi bir Beşiktaş taraftarı olmasına rağmen benim kalbim sarı kırmızı ile atıyordu. Bir komşumuzun omuzlarında seyrettim ilk defa parçalı giyen aslanlarımı. İlk okul yıllarımda harçlığımdan biriktirdiğim paralarla soluğu eski açıkta alırdım hafta sonları. Yeni açığa terfi etmem 5. sınıf ve orta okul dönemlerine denk gelmişti. Lisede ise kapalı tribün ve deplasman maçları olmuştu meskenim. Bu güne kadar aşağı yukarı böyle geldim. Yaşım artık 45 ,öyle deplasmanlara filan eskisi gibi gidemiyorum elbette. Ancak Arena da asla yalnız bırakmamaya çalıştığım takımımın kalan maçlarını da TV. den en az 2-3 kere izlerim. 

Bu süreç zarfında neleri görüp neleri yaşamadım ki. Çoğu kardeşimin ancak büyüklerinden dinlediği efsane maçları canlı canlı seyretme şansım oldu. Mesela 5-0 lık Neuchatel Xsamax maçını kapalıda izledim. 14 yıl sonra gelen şampiyonlukta Beşiktaşın Denizli beraberliğini Antalya da tribünde radyodan dinleyip son Eskişehir maçına sabahlayanlardanım. Elbette abartısız 7-8 km uzayan kapalı kuyruğunun en başındaydım. Arsenal maçını Kopenhag da izlemek şansım da olmuştu. Prekazi nin Neuchatel maçında giydiği 8 numaralı beyaz forma hala en değerli hazinelerimden birisidir. 

G.Saray 45 senelik ömrümde çok büyük yer kapladı. Elbette bu aşk sayesinde futbolda hayatımın en önemli zevki oldu. Hala ülke ,takım ,turnuva ayırt etmeden mümkün olan her maçı izlemeye çalışıyorum. Bunun için evime neredeyse tüm TV. platformlarını kurdum. Ben Arena ya gittiğim de eşim de G.Saray maçını kayda alır. Böylece tekrar izleyip kaçırdıklarımı görme şansımda oluyor. Dediğim gibi yaşım 45 ve artık ne kadar taraf olsamda pozisyonlara daha tarafsız daha objektif bakmak için çaba gösteriyorum.

Bakın arkadaşlar kendim hakkında bunları yazmakta ki amacım neden bazı şeylere karşı şüphesiz ve kesin yargılarla yaklaştığımı daha net ifade edebilmek içindir. Ben Haluk Ulusoy dönemi sonrası Türk futbolunu yönetenlerin adil ,tarafsız ,düzgün insanlar olduklarına asla inanmıyorum. Türk hakemine olan güvenimin sıfırlanması ise bundan çok daha evveline dayanır. Türk hakemlerinin hata yaptığına ,kasıtsız olduğuna beni kimse ikna edemez. Ve şunu açık ,net olarak ifade edeyim ki 3 Temmuz sürecinde ortaya konan klasörler dolusu belge ve tapelerden oluşan delillere rağmen iddianame eksik yansıtılmıştır. Çünkü Mahmut Özgener federasyonu ,federasyonun tüm kurulları ve hakemler de gırtlaklarına kadar bu pisliğin içine batmışlardı. Eğer çok tepelerden birileri bir şeylere engel olmasaydı süreç çok daha fazla can yakacak hala düdük çalan bir çok hakem saha yerine Sağmalcılar ya da silivri de olacaklardı.

Bizim çocukluğumuzda öyle internet ,naklen yayın filan ne arardı ki. Adı mı soyadı mı hatırlamıyorum ama biri Cumhur olan bir hakem vardı. Stadyumda ki 30 bin küsur insanın rahatlıkla gördüğü penaltıyı çalmayarak Fener e yenilmemizi sağladığında bu işin ne kadar rezilleşebileceğini ilk defa düşünmüştüm. Daha sonra Hociç in 1 değil ,2 değil tam 3 Fenerli futbolcu tarafından bariz şekilde engellenerek topu boş kaleye göndermesini yaka paça ,tekme tokat ,iterek ,çekerek ,çelmeleyerek engellendiği pozisyon bir G.Saray takviminde büyük boy yer almıştı.

Sonra daha kendimi bildiğim yıllar geldi. Sadık Deda denilen hak hırsızı da o dönemden aklıma ilk gelen isim. Bir Fener Eskişehir maçında 2 si çok tartışmalı 2 si ise tartışmasız yalan tam 4 penaltı çalmıştı Fenere. Maçı 4-1 kaybeden Eses maçın tek normal golünü atmış ,kalecisi ise tuttuğu rahat bir top sonrası hakeme "bak tuttum ,penaltı çal" dediği için kırmızı görmüştü. Aynı hakem tarihe geçen 4-3 lük maçta skor 3-1 ken Fenerli Ergin in yumruğunu görmezden gelerek Prekazi nin tekmesine kırmızı çıkartarak benim de numaralı tribünün uğursuzluğuna inanmamı ve bir daha adım atmamamı sağlamıştı.

Oğuz Sarvan denilen hakem müsvettesinin kaç tane maçı bile bile ,göre göre elimizden alıp Fenere hediye ettiğini 4-5 ten sonra ben saymayı bıraktım. Ancak bu hakemin ASY de katlettiği bir Trabzon maçımız var ki hala rüyalarıma girer. Daha 15. dk. da önce Falco yu ardından da Tugay ı haksız yere oyundan atan Oğuz efendi yine de durduramadığı G.Saray ı son dk.da yakıyor ve maçın 2-2 bitmesini sağlıyordu. Aynı hakemin bundan yıllar sonra Kadıköy de rakibine basmamak için adeta sakatlanma pahasına kendini yere atan Arif e teşekkür etmek yerine kırmızı göstermesi de gözümde Türk hakemliğinin bitişi olmuştu.

Elbette her şeyi çok bilen fönlü kabzımal Erman efendinin Prekazi düşmanlığı ,nedenini hiç bilmediğim kişisel kini de bu insanlara olan güvensizliğimin önemli temel taşlarından biridir.

Muhittin Boşat bizim Fener maçında Luciano nun voleybol bloğunu görmeyerek bir galibiyetimize daha kan doğramıştı.Bu masum!!! hata da bu hakemin son maçı olmuştu  Ali Aydın 40. dk da Fenerli oyuncuya gösteremediği kırmızı kartı ikinci devre tam 4 oyuncumuza rahatlıkla göstererek nasıl iyi !!! bir hakem olduğunu kanıtlamıştı. Aynı Ali Aydın tam anlamıyla rezil ettiği ,katlettiği bir G.Saray - Beşiktaş maçında rakibimizi farktan kurtarmakla kalmayıp bir de galip gelmesini sağlamıştı ki bunu daha sonra ki dönemlerde o zaman Beşiktaşta çalışan Sinan Engin bile itiraf etmişti. Rezillik o denli büyük ve aşikardı ki rahmetli Özhan Canaydın gibi bir sportmen bile isyan etmiş ,bu masum!!! yönetim hatası da bu hakemin son maçı olmuştu.

Elbette bize olan faulleri görmezden gelen ,bizim yapmadığımız faulleri ,elleri ise ne gördüyse artık çalan ,futbolcularımızı sinir eden ,kasti tekmeleri ,dirsekleri ,arkadan çekmeleri ve çelmeleri ki o da sadece bazılarını sadece faulle geçiştiren ,Hagi yi de delirterek oyundan atılmaya zorlayan Erol Ersoy u da anmadan geçmeyelim. Nabza göre şerbet vermenin üstadı ,eyyamın mucidi Metin Tokat ve Selçuk Dereli beylere de saygılarımızı sunalım.

Bünyamin Gezer nispeten daha düzgün bir hakemdi diyebiliriz. Öyle kabiliyetli ,futbolu bilen birisi asla olmadı. Ancak en azından maç içinde benzer pozisyonlarda  doğru ya da yanlış 2 takımada eşit düdükler çalmaya çalışırdı. Ancak onun yönetiminde çıktığımız bir Kadıköy deplasmanı Türk futbolunu kimler tarafından nasıl yönetildiğini bir kere daha tokat gibi çarptı suratıma. Daha maç başlamadan sahaya atılmayan taş ,sopa ,bıçak ,telefon vb kalmamıştı. Yan hakemin kafası ciddi biçimde yarıldı. Modern ve adil bir ülkede hakem soyunma odasına girer ve maçı tatil eder. Çünkü henüz başlamayan bir maçta bunlar oluyorsa orada can güvenliğinden söz edilemez. Ancak Bünyamin bey maçı oynattı ,kendisine atılan çakı değil resmen kasaturayı getiren Keita ya srıyı bastı ve ilk fırsatta da 2. sarıdan kızartarak Fenerin şanlı tarihine bir zafer daha ekledi. Maç sonrası yaptığı açıklama da orada hobisi olan hakemliği değil mesleği olan polisliği yaptığını gösteriyordu. " Eğer maçı tatil etseydim Kadıköyde ,cam çerçeve kalmaz ve kan dökülürdü." Peki o kasaturanın sapı değil de bıçağı gelseydi Keita nın ensesine o zaman ne dökülürdü ?

Şike sezonunda Fener in Karabük deplasmanı vardı. Hakem Bülent Yıldırım. Emenike oynar raporlarına rağmen oynamıyor. Ama Karabük aslan gibi oynuyor. Daha dk. 7 ,Karabük uzun topla çıkıyor ,ofsayt yok ,forvet oyuncusu kaleciyle karşı karşıya gole gidiyor. Arkadan gelen Lugano yaka paça indiriyor rakibini. Hakem de herkes gibi olayı açık ,net görüyor. Ancak o faulü çalamıyor. Çünkü iş faulle bitmeyecek ,kırmızı kart mecbur. Bunun yerine faul yok demek işine geliyor. En azından yanlış görmüş derler ,geçiştirirler. Maçı elbette kazanması gereken 1-0 kazanıyor. Aynı sezon Fener Arena da bizi yenerken hakem Fırat Aydınus. G.Saray belki de sezonun değil son 2-3 senenin en iyi futbolunu oynuyor. 1-0 da öne geçiyor ,saldırdıkça saldırıyor ,pozisyon yakalıyor. Maçın 50. dakikası oynanırken Fenerli Özer Hurmacı Hakem Fırat efendiyi düpedüz orta sahada tartaklıyor ,en son olarak da öyle bir göğüs darbesi vuruyor ki hakem 3 mt. geri geri uçarak düşüyor. Yerden kalkıyor ve sarı kartını çıkartıyor buna. Sonra birileri çıkıyor TV. lara  hakemlik onurundan ,şerefinden filan bahis ediyorlar. Kusura bakmayın ama o onur ve şeref Türk hakemi tarafından çoktan ayaklar altına serilmiş.

Arkadaşlar asla öyle 15-20 cm. hesaplarına takılmıyorum. Asla al ileri ver geri ağır çekim ,pilot kamera ,kale arkası görüntüsü diye 50 kere izlenip fikir birliğine varılamayan pozisyonlarda da sorunum yok. Elbette hakemlik çok zor bir iş. Hata yapmamak neredeyse imkansız bir meslek. Bunları da kabul ediyorum. Ancak  mesela İlker Meral in bir Kasımpaşa maçımızda daha 5. dk. da Ali Güneş in kaleci gibi planjonla topu çıkartmasını koca stat da anında göremeyen tek kişi olmasını diğer görmezden gelenlerinde geri kalan hakemler olmasını kim nasıl açıklayacak. Mesela Abdullah Yılmaz ın G.Saray maçlarında aleyhimize uydurduğu kırmızı kartları ,rakiplerimizin ise mutlak kırmızı kartlık hareketlerini görmezden gelmesini ,bir hafta sonra tekrar maç alıp bize gösterdiği yalancı kırmızının çok daha açık ve barizini pas geçmesini masum hakem hatası olarak mı görelim. Özgüç Türkalp in Konya da Feneri kurtarmak için pozisyonda ki Anelka yı bile güldüren gol kararını açıklasınıza bana. Aykut Kocaman ın Antalya da eliyle önüne alıp attığı şampiyonluğu getiren golü göremeyen hakem nasıl bu işi yapıyor acaba ? Beşiktaş ın 100. yıl şampiyonluğunda Kuddusi Müftüoğlu nun payını gidin Ali Eren e ,Hasan Şaş a ve Altay taraftarına bir sorun bakalım. Başkalarına rahatça çıkarken Emre ve Volkan a defalarca ,ısrarla çıkmayan sarı kartları birisi anlatıversin. 

Bakın ben burada açık ve net söylüyorum ,bunlar basit hatalar değil. Birileri maalesef futbolumuzu masa başı oyununa çevirmek için yoğun mesai harcıyorlar ve bu yıllardır böyle. Adaletin olmadığı yerde güven ,güvenin olmadığı yerde de huzur olmaz. Ve unutulmasın ki o adalet bir gün herkese lazım olacak. Fener yönetimi ve başkanı çıkar hakemlerle ilgili basın toplantısı yapar ,işlerine geldiği gibi slayt gösterileri düzenler. Kimse den çıt bile çıkmaz. Rakipleri yapınca medya yeri yerinden oynatır ,federasyon acil toplanır ,cevaplar verilir ,tehditler ve cezalar yağdırılır. Sonra da hakemlere arkanızdayız cesur olun mesajı iletilir. Hal böyle olunca hakem ne düşünür acaba ? 

Sadık İlhan diye eski bir hakem çıktı bu ülkede maç öncesi yetkililer tarafından telkin edildiğini ,yönlendirildiğini açıkça itiraf etti. Hiç bir şey olmadı. Vatandaşın biri çıktı Aziz Yıldırım dan aldığı çantayı şike parası olarak Samsun spora verdiğini itiraf etti. Gidiş tarihini ,yolculuk biletlerini ,otel kayıtlarını ,görüştüğü idareci ve teknik adamları açıkladı. Deli dediler hiç bir şey olmadı. Devletin savcısı çıktı ,devletin polisinin elde ettiği bir depo dolusu şike belgesiyle ,itiraflarla dava açtı. Fifa ceza verdi ,Uefa incelemeye aldı. Bizde hiç ama hiç bir şey olmadı. 

Bakın arkadaşlar olayı sadece büyük takımlarla sınırlandırmayalım. Mesela bir Kasımpaşa -Başakşehir maçında hakemin düpedüz Kasımpaşa yı katletmesini kim nasıl açıklayacak ? Ya Trabzon maçında doğranan Bursa yı ,Rize maçında katledilen Akhisar ı kim anlatabilir. Eğer ligde sıralamayı hakemler yapıyorsa bu kadar transfere ,çalışmaya filan ne gerek var ? 

Şimdi allayıp pullayıp medar-ı iftiharımız diye yutturdukları can simidi Cüneyt beye bir gelelim. Aslında ilk dönemlerinde gerçekten iyi ve düzgün bir hakemdi. Futbolu bilen ,kuralları iyi ve doğru uygulayan ,düdüğünü ve kartlarını renklere değil kurallara göre kullanan ,gördüğünü çalan bir hakem olarak çıktı piyasaya. G.Saray - Fener kupa maçı dönüm noktası oldu beyzadenin. 3 ü Fenere 1 i bize olmak üzere çıkardığı 4 kırmızı kart maçın ve galibiyetimizin önüne geçti. Federasyon ve MHK biletini kestiler. Cüneyt Çakır doğru yaptığını ve kuralları uyguladığını biliyordu. Bu sebeple maçın kasetini Uefa hakem komitesine gönderdi. İncelenen kaset hakemin haklı olduğunu açık ve net ortaya koydu. Bizim TFF ve MHK mecburen Çakır a yeniden görev verdiler. Uefa nın da dikkatini çeken Cüneyt hoca hızla yükselip önemli maçlar aldı. Kendisini afaroz eden insanlar birden bire bu başarılardan kendilerine pay biçip hocayı havaalanlarında çiçeklerle karşılamaya başladılar. Elbette Cüneyt Çakır da işi öğrendi bu yıllarda. Avrupa da bildiği gibi düdük çalarken iş Türkiye ye gelince kendisini sahiplenen yöneticilerini üzmemeye çalıştı. Elbette uluslarası düzeyde yönettiği önemli maçlar gerek futbolcular gerek taraftarlar gerek yöneticiler gerekse  medya tarafından saygı duyulmasına ve bazı şeylerin görmezden gelinmesine sebep oldu ve olmakta hala. Ancak şu da bir gerçek ki Cüneyt Çakır asla Türkiye de dış sahalarda gösterdiği standartlarda maç yönetmiyor artık. Süper final dedikleri saçmalığın son maçında Melo ya gösterdiği kırmızı sadece maçı dengelemek içindi mesela. G.Saray şampiyon olunca sorgulanmadı ,üstünde durulmadı. Son derby maçında Fenerin 1 mt. taca çıkan topunu görememek nasıl bir hatadır acaba ? O maçı G.Saray kazanınca bununda üstünde durulmadı ama unutulmasın ki Fener şike sezonunda 2li averajda ki 1 gollük üstünlüğü ile şampiyon olmuştu sadece. 

Maça kaldı sadece 2 gün. Eğer Cüneyt Çakır bu maçta eyyam yerine ,emir erliği yerine hakemlik yaparsa bu 16 yılın acısı pazar akşamına çıkar. Yeter ki adam gibi ,namusuyla şerefiyle düdük çalsın ,emek ,alınteri çalmasın. Çıksın Şampiyonlar ligi yarı finali gibi yönetsin maçı. Düşünmesin ,sadece gördüğünü çalsın yeter. Bakın asla hata yapmasın demiyorum ,yapacaktır mutlaka. Ancak eyyam yapmasın ,seyirciye boyun eğmesin ,ezilmesin ,ezdirmesin. Kurallar ne diyorsa onu uygulasın eşit ve adil olarak. Pek ümidim yok hakemden yana ancak eşit şartlarda kazanacağız bu sefer gibime geliyor. Nedense hiç bir korku ve stres yok içimde bu maça dair ne de bir endişe.





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2022
 
Ağustos (1)
 
Haziran (1)
  2020
  2019
  2018
  2017
  2016
  2015
  2014
  2013
  2012
  2011
Son Girilen Makaleler
kabatasli
| 06 Şubat 2024 |
| 01 Şubat 2024 |
| 30 Ocak 2024 |
kabatasli
| 27 Ocak 2024 |
kabatasli
| 11 Ocak 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...