Bu sezonki Şampiyonlar Ligi maçlarını sonlandırdık. Hemen her maçta ağırlıklı olarak 4 gol yediğimiz maçlarla yeni bir gol yeme rekorunun takımı olduk. Canımız sağ olsun. Hani bazen top sever ya da sevmez ya işte bu yılki maçlarda top bizi sevmeyenlerdendi. Hiç olmayacak toplar dönüp dolaşıp kaleye girdi, yapacak bir şey yok. İyi niyetle yaptığınız mücadelenizin semeresi hiç bu kadar kötü sonuçlanmasa gerek. Acaba diyorum, hani fb yerine katıldık ya bu lige şu meşhur statlarına yaptırdıkları papaz büyüsünden mi üflediler bizden tarafa bilemedim.

Doğrusunu söylemek gerekirse bugünkü gelinen nokta birkaç yıl önce büyük bir hava getiren Sayın Ünal Aysal’ın daha sonraki yönetimleri döneminde yaptığı yanlışlarla başladı. Hele takımın başına kendi getirdiği Fatih Terim’le yolların ayrılması işin tuzu biberi oldu. Ardından Manchini dönemi ve geçen ara transfer döneminde yapılan çok sayıdaki vasıfsız oyuncu transferleri… Oyuncu kalitesi her geçen yıl düştü. Drogba’nın, Elmander’in, Eboue’nin yerleri doldu mu? Selçuk, Hamit eski formlarından çok uzaklarda değiller mi? Takımın yaş ortalaması git gide yükselirken biraz gerçekçi olmak gerekir. BU Şampiyonlar Ligi arenası gerçekten de ciddi, önemsenen ve geliri yüksek bir ortam. Burada mücadele eden takımların durumları zaten ortada. Bizim Türk takımlarının, oyuncu kapasitesi ortadayken, fizik durumları yetersiz, oyun anlayışları Avrupa’nın bir hayli gerisindeyken ne yazık ki bundan sonra böylesi üst düzey maçlarda figüranlıktan öteye geçemeyiz. Kalende, sağında, solunda, orta sahanda, açıklarında ve gol bölgende dünya çapında oyuncuların yoksa ne yazık ki durum bu. Öyleyse bizim takımların futboldaki yeri Şampiyonlar Ligi değil, olsa olsa UEFA Avrupa Ligi olacaktır. Yoksa dördün laneti hep üstümüzde döner durur, büyük ümitler içine giren biz taraftarlar da her maçta hüsran yaşarlar. Takıma en azından oyun mantalitesi anlamında kısa sürede çok şeyler kattığı gözlenen Hamza hocaya ligde başarılar diliyorum. Dördün lanetini olsa olsa 4. yıldız paklar, haydi hayırlısı…