Makale Yaz
hakocbb
Bu haberi yazdır
Tam Zamanı Şimdi....
 May
21
 2014

Geçmişle yaşamak ne kadar yanlışsa geçmişi yok saymek da aynı ölçüde yanlıştır. Önemli olan o geçmiş de yaşanan başarıların da ,başarısızlıkların da sebeplerini doğru analiz edebilmektir. Şunu baştan söyleyelim de sonra uzun edip yazının amacını saptırmayalım. G.Saray Fatih Terim yönetiminde 2011-12 sezonunu 9 ,2012-13 sezonunu 10 puan farkla şampiyon olarak tamamlamıştı. Her iki sezonunda Türkiye Süper kupasını Fenerbahçeyi ezerek yine bu takım kazanmıştı. Bu sene şampiyonun 8 puan ardından 2. olmak hiç bir şekilde başarı olmadığı gibi kayıtsız şartsız bir başarısızlıktır.

Roberto Mancini başarısızdır diye bir iddiam olamaz. Ancak teknik adamı 5 maç sonunda kovulmuş bir takımı 7. haftada devralan bir teknik adama da takımı 9. aldım 2. yaptım gibi bahaneler hiç yakışmıyor. Çünkü o takım 7. haftaya ligin tek yenilgisiz takımı olarak girmişti ,5. haftada sahada kazanılan 3 puan henüz federasyon tarafından yazılmamıştı yani gerçekte liderin sadece 3 puan ardında 2. durumdaydı. Ayrıca Mancini gibi şu anda dünyanın en çok aranan ,en yüksek kariyere sahip 4-5 teknik adamından birisinin öyle 3-4 günde görüşüp ,konuşup anlaşma yapması da hiç inandırıcı değil. Şu bir gerçek ki yönetim ile Mancini en azından 1-2 aydır görüşüyorlardı zaten. Olay takımda halen var olan hocayı bir bahane ile göndermekti sadece. İşte en çok dokunan da G.Saray gibi gelenekleri ,örf ve adetleri ,etiği olan bir camiada böyle küçük hesaplara ,ayak oyunlarına tenezzül eden insanların olması.

Gelelim asıl anlatmak istediklerime. Bir kere bu takım birilerinin anlattığı gibi kalitesiz bir kadroya sahip değildir. Bu takımın oyuncu potansiyeli ki özellikle yerli oyuncu potansiyeli Türkiye şartlarında her zaman şampiyonluğun 1 numaralı adayıdır.Bazıları kalite ve potansiyeli nasıl ve hangi verileri baz alarak ölçüyorlar da bu kadroya çöp ,leş ,artık gibi rezil yakıştırmalar yapıyorlar acaba ? Sadece içlerinde ki Fatih Terim nefretini kusmak için G.Saray a bu kadar adice saldırmak ve sonra da G.Saray lıyım demek en hafif tabiriyle utanmazlıktır ,ayıptır. Bu kadro 2 senedir şampiyonlar ligi guruplarından çıkma başarısı gösteren bir kadro. Bu kadro üst üüste 2 yıl açık ara şampiyon olmuş bir kadro. Bu kadro bu sezon ligi ilk 4 içinde bitiren ,ülkenin en kaliteli ve kariyerli oyuncularını barındıran 4 büyükler içinde aralarında oynadıkları maçlarda açık ara en fazla puan toplayan ekiptir. G.Saray ezeli rakipleriyle oynadığı 6 maçta 15 puan alırken ,Fener 9 ,Beşiktaş 6 ,Trabzon ise 2 puan alabildi bu maçlarda. İşte kalite bunlarla ölçülür. Şampiyonluk neden mi gitti ? Çünkü küme düşen 3 takım yani Kayseri ,Elazığ ve Antalya dan 6 maçta sadece 9 puan alabildik. Yani bu hesaba göre sorun oyuncu kalitesi ise mesela Bilica Melo dan ,Murat Duruer Seçuk dan ya da Sinan Bolat Muslera dan ,Nobre Burak dan daha mı kaliteli ?  Yani biz bu sezon başarısız olduysak bunun sebebi asla ve asla takımın kalitesiz olması ya da Fener takımının daha kaliteli olması asla değildir. Aksine şampiyon takım bizim kalibremizde bir takım değildi ki bunu sezon başında açıkça gördük Süper kupa maçında.

Başta da değindiğim gibi geçmişe takılmadan ancak geçmişten de dersler çıkartmayı unutmadan geleceğe bakmak lazım. Roberto Mancini ye düşen artık takımı yaz boz tahtasına çevirmemek. Belli bir kadro iskeleti ve oyun planını oturtmak ve uygulatmak olmalıdır. Elbette mümkün mertebe oyuncuları alışık oldukları ,doğru yerlerde kullanarak. Çünkü hocanın istediği 2 ve ya 3 nokta transferle son derece güçlü bir kadro yapısı ortaya çıkacaktır.

Fatih Terim geldiği ilk sezon son derece kötü bir takım vardı. Belki de G.Saray ın tarihinde ki en başarısız takımdı. Hoca ilk 11 ine tam 10 tane yeni oyuncu koyarak hedefine ulaşmıştı. Öyle birilerinin hayal kurduğu gibi büyük paralar filan da harcanmadan. Mesela Selçuk u Trabzon dan ,Elmander i ise premier lig den Adnan Polat bedelsiz olarak almıştı zaten. Eboue için İngiliz gazetecilein bile inanamadığı bir fiyata 3,5 milyon euroya Arsene Wenger i de Fatih hoca ikna etmişti. Muslera ,Aysal yönetiminin belki de en kararlı ,yararlı ve isabetli transfer hamlesiydi. Ceyhun bedelsiz ,Engin ise 2.4 milyon dolar a Fatih terim in isteğiyle takıma katıldı. Emre ve Semih genç takımdan çıkıp formayı kaptılar. Melo da Fatih Terim in İtalya da ki iyi ilişkileri sayesinde kiralık olarak geldi. Riera son anda Arda nın gitmesi üzerine alındı. Ulfaluji de o dönemin önemli transferlerindendi. Hiç de öyle çok maliyetli bir transfer dönemi değildi ama son derece verimli ve başarılı olduğu da inkar edilemez. Ve o sezon özellikle büyük maçlarda ortaya konulan futbol da tüm G.Saray taraftarını mest etmişti.

İkinci sezon ise şampiyonlar ligi de hesap edilerek daha önemli transferler yapıldı. Gol kralı Burak ,Real Madrid den Hamit Altıntop ,Amrabat gibi üst düzey oyuncular kadroya katıdı. takım Melo nun kamp döneminde olmaması ve çok geç form tutması sebebiyle çok da iyi başlamasa da her maç üstüne koyarak gidiyordu. Lig de 2. hafta oturduğu liderlik koltuğunu kaptırmadan 4 puan farkla ilk devreyi önde geçiyor ,son 3 maçta aldığı 9 puanla ŞŞampiyponlar ligi gurubundan çıkıyordu. Ancak her ne olduysa 2013 ocak ayında oluyordu. Çünkü takım o süreç zarfında ara sıra kötü oyunlarla da olsa tam bir takım olarak hareket etme yetisi kazanmıştı. Özellikle şampiyonlar ligi maçları öncesi ve sonrasında ki lig maçlarında ciddi düşüşler ve kötü futbol oluyordu ancak bu daha ziyade başta Eboue ,Riera olmak üzere bazı oyuncuların konsantre zorluğu ve maç seçmelerinden kaynaklanıyordu.

2013 Ocak ayında yönetim teknik direktörünün muhalefetine rağmen Dünya çapında kariyer sahibi çok büyük 2 isme imza attırıyordu. Değil Türkiye de İngiltere ve İspanya gibi futbolun en önemli ülkelerinde bile Drogba ve Sneijder gibi iki futbolcuya hayır diyecek ,forma vermeyecek teknik adamı yaşatmazlar. Bakın mesela Türk futbolunda ne kadar önemli işler yapsa bile gerçekte Avrupa futbolunda esamesi bile okunmayan Alex bile Fener de ne fırtınalar kopardı. Bu iki büyük transfer ara sıra önemli işler yapıp kritik puanlar alsa bile G.Saray ligin ikinci devresiyle beraber takım olmaktan sıyrılıp bireysel yıldızlar topluluğu haline geldi. Takım olgusu yavaş yavaş kaybolmaya başladı ,takım içi ahenk ,birlik ,beraberlik ,düzen ,hiyerarşi ,görev dağılım yani herşey birbirine girmeye başladı. İçerde dışarda leblebi gibi gol atan Burak ,Drogba nın yardımcılığına ,baş rol oyunculuğundan figüranlığa düşürüldü. Türk futbolunun tarihini değiştiren Selçuk duran topların yanına yaklaşamaz oldu. Elmander ,Umut ,Engin ,Emre formayı unuttular. Ama ne hikmetse birileri ilk maçında Akhisar a karşı Drogba nın yaptıklarından ya da Sneijder in Ordu ya attığı golden başka bir şey göremediler. Selçuk oldu tukaka ,Burak kazma ,Emre beceriksiz ,Engin yetersiz ,Umut yedek ,Elmander gereksiz.

Fatih Terim de farklı şeyler deneyerek başlamıştı işe. 2011 de takıma 4-3-3 ,4-5-1 gibi sistemleri oturtmaya uğraşmıştı. Karabük de olmadığını görüp 4-4-2 ye dönmüştü. O dönem Baros ,Elmander ikilisiyle forvet hattını kurmuş ,orta alanın göbeğini de Selçuk ve Melo ikilisine emanet etmişti. Kanatlara elinde kanat oyuncusu olmadığı için Engin ve Emre yi monte etmişti. Kanat ataklarını ise daha ziyade Eboue nin oynadığı sağ taraftan yapıyorduk. İkinci sene ise özellikle Hamit ,Amrabat gibi transferlerle orta sahanın kanatları güçlendirilmiş ,forvete ise Burak alınarak verimlilik önemli ölçüde arttırılmıştı. Elmander ve umut Bulut ise Burak a yardımcı rollerini gerek golleriyle asistleriyle gerek presleriyle mükemmel yapıyorlardı.

Ancak eğer eline  Sneijder bombasını tutuştururlarsa ya tıkır tıkır işleyen sisteminden ya da işlerini tıkır tıkır yapan oyuncularından fedakarlık edeceksin. Drogba gibi bir kariyer varsa kadronda tüm takım ona çalışmak zorundadır ,o iyi ya da kötü olabilir ,ister idmana çıkar ister tedavi olur ama oynamak isterse oynar ,istemezse yatar. Yani uzun lafın kısası Ocak transferlerinden sonra takımın en önemli 2 parçasını feda etmezsen bu takımda ne kimya kalır ne fizik ,matematik. Elbette her ikisi de çok büyük futbolcular ,kariyerlerini ,futbol yeteneklerini tartışmak kimsenin haddine düşmez asla. Ancak her iyi oyuncu her takımda oynar diye de bir şey söz konusu değil. Yani İbrahimoviç mi kötü futbolcu yoksa Barcelona mı kötü takımdı ? Ama asla uymadılar ,kanlar tutmadı işte. Şu bir gerçek ki eğer Sneijder i takımınıza alacaksanız kadroya en az 4-5 tane daha çok önemli oyuncu katarak Sneijder in çevresinde sistem ve takım kurmak zorundasınız.

Şimdi dediler ki Sneijder i oynatamamış Fatih hoca. Mancini için de aynı sözleri söylüyorlar ,sola hapsetmiş oyuncuyu. Selçuk sağa hapsedildi ,ön libero oynatıldı. Burak kanat oynadı ,orta saha ve defansa aşırı yardım ettirildi. Melo üçüncü stoper gibi oynamak zorunda bırakıldı. Elmander ,Engin gibi değerler harcandı ,gitti. Umut a ,Emre ye futbolu unutturdular. Hepsinden önemlisi takımın uyumu ,kimyası ,bütünlüğü katledildi.

İşte şimdi bunları doğru görmek ,doğru değerlendirmek ,doğru analiz etmek ve gereken dersleri çıkartmak gerekiyor. Elde hiç de yabana atılmayacak önemli oyuncular mevcut. Takımın başında beğenen de olur beğenmeyen de ama kariyeri son derece önemli bir teknik adam var. Eğer yönetim bu defa kendi tercihi olan hocanın arkasında durur ,destek olursa başarı neden olmasın. Bizim için tek gerçek G.Saray dır ,kişiler hizmet ettikleri kadar değerlidir ,önemlidir. Mancin den benim en önemli beklentim futbolcuları tekrar takım haline getirmesi ,sezon başından itibaren sistemini ,iskelet kadrosunu oturtması ,macera aramamasıdır. Taraftar zaten bazı şeyleri gördüğü anda desteğini sonuna kadar gösterecektir. Ve bunlar çok fazla istekler ,çok zor işler değildir asla. Çünkü zaten herkesin yapması gerekenden daha fazla bir şey gerekmemektedir.





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2022
 
Ağustos (1)
 
Haziran (1)
  2020
  2019
  2018
  2017
  2016
  2015
  2014
  2013
  2012
  2011
Son Girilen Makaleler
kabatasli
| 06 Şubat 2024 |
| 01 Şubat 2024 |
| 30 Ocak 2024 |
kabatasli
| 27 Ocak 2024 |
kabatasli
| 11 Ocak 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...