Makale Yaz
enis-4-4-2-sistem
Bu haberi yazdır
Yönetime Rağmen Gelen...
 Mar
16
 2013

İMPARATOR FATİH TERİMİN DEĞERİNİ BİLELİM..

NE MOURİNHO NE RİJKAARD İMPARATORSUN FATİH TERİM SLOGANLARI ATALIM...

TERİMİMİZE SAHİP ÇIKALIM DESTEK VERELİM..

İMPARATODAN İYİSİ YOK BUNU ANLAYALIM

“Terim madem iyi bir teknik direktördü o halde neden ikinci yarıya aynı kadro ile başladı!”

Diyelim ki onu dinleyip Terim ikinci yarıya dediği gibi başlasaydı bu defa da olası bir kaybedişte;

“hazır mükemmel işleyen makineyi neden bozuyorsun”

diye efeleneceği ise ortada. Çünkü o her zaman eleştirmek için bir şey bulabilecek “tam on kaplan gücünde”  Ve çünkü o, kafasında belirlediği ve bellediği -asıl sorumluyu- her yandan kuşatacak bir kararlılık içinde! O kadar kararlı ki kaçacak bir delik bile bırakmıyor hasmına!

O halde soruyorum; yukarıdaki bu bakış açısının yapıcı olduğunu söyleyebilir misiniz? Peki ya o şahsın bizzat kendisi, kendisinin bu tavrının yapıcı olduğunu söyleyebilir mi? Peki bu bakış açısının “baktığı şeye” ne gibi bir yarar sağlayacağını düşünürsünüz?

Geldiği ilk günden beri, acımasızca ve düşüncesizce eleştiriye başlayarak, yok etmek iştahına kapıldığı oyuncuların, en büyük maçlarda, bence değil, en büyük futbol otoritesi olan kuruluşlarca (UEFA mesela) maçın adamı seçilmeleri (Amrabat-Hamit-Burak mesela) ona göre yine de yalnız ve yalnızca UEFA’nın eşekliğidir! Kendisinin ise -yine tabi kendisine göre- hiç bir yalaktan “ıslık çalınırken su içmişliği” yoktur mesela!

“Küfür ediyorum, o halde varım” düşüncesinin derin feylesofları, kaç tane lezzetli meyveyi, daha olgunlaşmadan dalından düşürüp ziyan etmiştir orası apayrı bir muamma…

Onlara göre “Arda da beş para etmez bir üründü!” Bugünlerde ise ne kadar ettiğini onlar da kestiremiyor…

Unutmadan söyleyelim de iyice anlaşılsın “Hakan Şükür’ü bile bir türlü beğenememişti onlar!”

Bugünlerde ise kafa kafaya verip; “ yahu bu bizim alt yapıdan neden kimse yetişmiyor!” diyerek homurtulu bir hasbıhal ediyorlar. Tabi bir yandan da Emre Çolak’ın annesinin hatırını sormayı da ihmal etmeden!

Schneider’dan sonra, Selçuk’u horlayıp bütün galibiyetlerin baş mimarı olarak schneider'ı gösterirlerken, Selçuk’un en hayati maçlardaki inanılmaz performansının farkında olmanın fersah fersah uzağındalar! Ne de olsa bol yıldızlı ve parlak yaldızlı schneider, Ordu maçında o muhteşem mi muhteşem ayak içi plaselerinden bir tanesi ile akıllarını başlarından alıverdi bir anda!

İşte o günden beri, 6 aydır ayağına top değmemiş bu adamcağızın, 60. dakikadan sonra ayakta duracak hali olmadığını dahi görmekten aciz bu akılsız başları ile, onun her oyundan alınışına, büyük bir sitem ve arabesk bir isyan içindeler!

Terim olmak ne kolaymış meğerse!

Burak’ın, Selçuk’un, Muslera’nın, Semih’in hatta Melo’nun hatta ve hatta Sabri’nin bile Terim’den sonraki gelişimlerini görmekten aciz halleri ile kalemlerinden kan damlatan bu küfürbaz feylesofların(!) yine de eminiz ki neredeyse canları kadar sevdikleri Galatasaray’a verdikleri zararı, bu kulübün en kral hasımları dahi veremez, verememiştir…

 .........................................................................................................................

Bazı çok bilmiş futbol ulamalarının! Sözde en çok bilen boz cahillerin söylediklerinin aksine Galatasaray, schalke’yi,

daha 10. dakikada çok net bir penaltısını vermeyen,

ilk golde Drogba’ya yapılan açık faulü görmeyen,

ikinci golde ise rahatça çalınabilecek bir faule müsade eden,

Drogba’ya yapılan sakatlama maksatlı kasti faullere sarı bile çıkaramayan

yüz karası, rezil mi rezil bir hakeme rağmen,

sol bek ve stoper talepleri yerine, adeta Terim'e inat ve sanki takımı onlar dipten zirveye taşımışcasına, onu görmemezlikten gelerek çilek ile kivi transfer eden, lafta son derece kurumsal! ama eylemde belli ki asla öyle olmayan şov peşindeki yönetimine rağmen elemiştir…

 Böylesi, hem de söke söke alınmış bir galibiyetin halk dilinde çok güzel bir karşılığı vardır ama burası yeri değildir! Meraklısı için, o tabirin fiilinin de söke sökeye çok benzediğini belirtmekte fayda var.

Ve bu galibiyetle gelen çeyrek final, büyük futbol ülkelerindeki takımların neredeyse ilk dört sırasının şampiyonlar liginde yer alıyor olması ile anlamını çoktan yitirmiş ve belli ki bir süre sonra da kaldırılacak olan UEFA kupasında final oynamaktan çok daha büyük ve gurur duyulacak bir durumdur.

O halde bunu görmemezlikten gelmeyi tercih ederek kulaklarının üstüne yatan ve maç biter bitmez şikeci kulüplerinin UEFA’daki bilmem ne pilzen maçının analizlerine başlayan medyaya ve tatlı su yorumcularına inat, sonuna kadar bu haklı gururun tadını çıkaralım.

Türk futbolunun içine düşürüldüğü bu içler acısı ve açıkça şüpheli durumu içerisinde, bu zafer bir mihenk taşıdır…

Yere düşen bayrağı, yeniden göndere çeken bu büyük ve kutlu kulübe hayranlığım şimdi bir kat daha güçlüdür…

Ayağa kalkın ve bugün hergünkünden daha yüksek sesle haykırın:

TÜRKİYE’DİR GALATASARAY…





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2021
  2019
  2018
  2017
  2014
  2013
  2012
  2011
Son Girilen Makaleler
kabatasli
| 06 Şubat 2024 |
| 01 Şubat 2024 |
| 30 Ocak 2024 |
kabatasli
| 27 Ocak 2024 |
kabatasli
| 11 Ocak 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...