Şansal Büyüka: "Gözlerime inanamadım"
Şansal Büyüka, Bilal Meşe'nin sorularını yanıtladı ve gündeme dair değerlendirmeler yaptı.  
Milliyet
Şansal Büyüka: "Gözlerime inanamadım"

Milliyet Gazetesi yazarlarından Şansal Büyüka, Bilal Meşe'nin sorularını yanıtladı ve gündeme dair değerlendirmeler yaptı.

İŞTE GALATASARAY SÖZLERİ...

Galatasaray’a kötü demek haksızlık

Galatasaray çok iyi diyorduk, Aslantepe’de ilk yenilgi ile tanıştı? Trabzon maçını ve oyunu nasıl buldunuz?
Galatasaray yenilmesine rağmen ben oynadığı oyunu kötü bulmadım. Yanlış bulduğum yerler var ama rakibe oranla topla yüzde 75 civarında oynayan, aynı rakibin kalesine ancak iki kez gelebilmesine izin veren Galatasaray’ın kötü oynadığını söylersek haksızlık etmiş oluruz. Maç neredeyse Trabzonspor ceza alanı üstünde oynandı. Ancak Eren’in çok iyi kontrol edilmesi, Galatasaray’ın gol arayışını sadece merkezden sürdürmesi, bir kanadı Bruma harmanlarken, diğer kanada Yasin’in düşünülmemesi, kritik dakikalara girilmişken Selçuk’un çıkarılması, De Jong, Josue gibi yaratıcılıktan uzak oyunculara skor için umut bağlanması, Galatasaray’ın kurduğu baskının karşılığını almasını engelledi.

Podolski’nin doksan dakika oyunda kalması çok eleştirildi?
Podolski bir önceki hafta iki gol birden atınca, Riekerink belki de “Şimdi vurur, bir sonrakinde vurur” diye bekledi. Ama gerçekten çok etkisizdi Podolski... Galatasaray burada şunu düşünmeli: Bu kadar baskılı oynadı, bu baskıya rağmen çok fazla pozisyon bulamadı... Tabii olaya sadece Galatasaray açısından bakmamak lazım... Trabzonspor oyunu tek yönüyle oynadı ama orada da mükemmel bir savunma anlayışı sergiledi. Galatasaray vurdu, vurdu ama duvarı yıkamadı.

Galatasaray sahada kazanamadı ama aynı gün Başkan Dursun Özbek, olağanüstü genel kuruldan büyük bir zaferle çıktı. Artık Riva ve Florya arazilerini değerlendirmek için elinde müthiş bir genel kurul desteği var...
Bilal, oylama sonucunu gördüğümde gözlerime inanamadım. Kılı kırk yaran Galatasaray genel kurulunda bu kadar açık, bu kadar ezici bir fark beklemiyordum. Demek ki başkan Dursun Özbek, projelerini, programını, borç yapılandırmasını son derece iyi anlatmış... Çok ciddi bir güven duygusu yaratmış... Yoksa Galatasaray genel kurullarından bu kadar çarpıcı, bu kadar ezici bir oylama sonucu çıkmaz. Tabi genel kurul bu kararı aldı diye Galatasaray’ın kasasına yarından başlayarak milyon dolarlar girmeyecek. Şimdi önemli olan, bu büyük para girişlerine kadar ki, - en az iki, üç yıl sürer - Galatasaray gelir gider tablosunu nasıl yönetecek, banka faizleriyle nasıl başa çıkacak? Sanırım Başkan’ın kısa dönem için bir parasal programı vardır.


BÜYÜKA'NIN DİĞER TAKIMLARLA İLGİLİ GÖRÜŞLERİ...
Okumak isteyenlere...

Fenerbahçe’nin gündeminde, çok değerli olan Konya galibiyetine rağmen, Divan Kurulu toplantısında Başkan Aziz Yıldırım’ın konuşmaları ve Ali Koç’un başkanlığa aday olduğunu açıklaması var. Gelişmeleri nasıl yorumluyorsunuz?
Sevgili Bilal... Birincisi şu: Başkan Aziz Yıldırım’ın “Yargıtay kararı bitene kadar buradayım” açıklamasına katılıyor ve saygı duyuyorum. Kendinizi lütfen Aziz Yıldırım’ın yerine koyun... Bir yılı hapishanede geçirmişsiniz, dava 17-25 Aralık’ta çökmüş, ancak Yargıtay son kararını vermemiş. Bu kararı Fenerbahçe Başkanı olarak mı beklersiniz, sıradan bir vatandaş  olarak mı? Aziz Yıldırım, Yargıtay kararını beklemekte haklı... Ancak Divan Kurulu kürsüsünde konuşma yaparken ve  hakaretlerden dert yanarken, kendisinin de hakaret içeren ifadeler kullanmasını doğru bulmadım. Tehdit içeren bazı ifadelerinin son derece yanlış olduğunu düşünüyorum. Bu ifadelerin de hukuksal bir karşılığı ve sıkıntısı var... Başkan “sinirlerim çok bozuk”  diyor. Haklı olabilir. Fenerbahçe Başkanı olarak biraz daha sakin kalmaya çalışarak, ancak kararlı biçimde kendini ve kulübü savunabilir.

Yoğun baskı sonrası

Peki Ali Koç adaylığını açıkladı. Başkan’ın “Aday varsa ortaya çıksın” demesinden çok kısa bir süre sonra Ali Koç’un adaylığını açıklamasını nasıl karşıladınız?
Açıkçası Aziz Yıldırım’ın tam anlamıyla “bıraktım” demeden Ali Koç’un aday olacağını düşünmüyordum. Camiada artık bir değişim isteyenlerin ve sayıları her geçen gün artanların Ali Koç’a ısrarla “hadi çıksana, çıksana” diye yoğun bir baskı yaptığını sanıyorum. Nitekim Ali Koç’un adaylığı büyük bir heyecan yarattı. Baktım, her gazetenin birinci sayfasında, üstelik manşetten Ali Koç’un adaylık haberi verilmiş.

2018 seçiminde bir Aziz Yıldırım-Ali Koç başkanlık yarışı yaşanabilir mi?
Böyle bir başkanlık yarışı yaşanırsa benim için sürpriz olmaz. Aziz Başkan son Divan Kurulu konuşmasında “Yargıtay kararı bitene kadar, hatta görev süremin sonuna kadar buradayım“ dedi. Ayrıca ben Aziz Yıldırım Onursal Başkan, Ali Koç Başkan yapılanmasına da hiç inanmıyorum. Ali Koç gelirse, kendi iradesini ortaya koyar, direktifle iş yapmaz. Kendi ekibini kurar, kurumsal bir yapı uygulamaya çalışır. Koca Koç grubunu yöneten bir Ali Koç, Fenerbahçe’yi niye yönetemesin? Fakat Aziz Yıldırım’ın son dönemlerde artan kulüp içi muhalefete rağmen, halen Fenerbahçe delegeleri üstünde çok ciddi bir etkinliği olduğunu unutmayalım. Ancak Ali Koç’un adaylığını açıklaması bile mevcut yönetimi kalan süre içinde çok daha titiz çalışmaya, yanlış yapmamaya zorlar. Sonuçta bu işten kârlı çıkan Fenerbahçe olur.

Yanlıştan dönmeliler

Futboldaki gidişat, hatta çok ihtiyaç duyulduğu anda Konya’dan alınan 3 puan bile gündemin gerisinde kaldı. Konya maçı kötü gidişin, geri dönüşü olabilir mi?
Bak Bilal, bir seriye bağlarsan, birkaç galibiyet üst üste alabilirsen evet... Ancak Fenerbahçe’de sıkıntılı bir kadro var. Aklıma takılıyor; basketbol şubesi de bu yönetimde, takım neredeyse her yıl Avrupa’da final oynuyor. Futbol şubesi de bu yönetimde, mutlu olan bir Allah’ın kulu yok. Fenerbahçe’nin futbol şubesine “Obradoviç modeli” şart... Nedir o; Obradoviç, İtalya’da Benetton Treviso efsanesini yaratan Maurizo Gherardini ile birlikte çalışıyor. Kadroyu kurarken oyuncuyu buluyorlar, parasal konuları yönetime sunuyorlar. Onayı alırlarsa transferi yapıyorlar. Karışanları yok... Kadro yapılanmasına başka bir aklı, başka bir görüşü sokmuyorlar. Fenerbahçe futbolda da Obradoviç’ini bulmalı... Takımı, kariyeri tartışılmaz bir hocaya bırakıp, transferleri kendisine teslim edip, sadece parasal konularda kontrolü yapmalı ve onayı vermeli... Fenerbahçe’de özellikle son yıllarda Başkan ve yönetim iradesi ile yapılan birçok transferden, ağır bedeller ödenmesine rağmen istenen verim ve sonuçlar alınamadı. Fenerbahçe bu yanlıştan dönmeli...

Beşiktaş’ta kadro derin değişikliklere uğradı ama sonuçlar değişmiyor. Beşiktaş kazanmaya devam ediyor...
Beşiktaş artık alternatifleriyle, kalitesiyle, tecrübesiyle, muhteşem stadıyla, önemli başarılara imza atan hocasıyla ve  doğru işler yapan başkanı ve yönetimi ile artık “bileği zor bükülür” bir takım konumuna geldi. Dikkat et; Ahmet-Mehmet, olmadı  Ali-Veli, kim oynarsa oynasın, Beşiktaş’ın gücünde, futbolunda, oyun anlayışında bir eksilme, bir olumsuzluk yaşanmıyor. Takım önceki yıllarda gençti, belki acemiydi. Ama şimdi olgunlaştı, yeterli tecrübeyi yakaladı, başarının sürekliliği ile özgüveni tavan yaptı, birçok ilke imza attı... Artık elde geniş ve kaliteli bir kadro var. Bak, Caner gibi  çok önemli bir oyuncusunu kaybetti, büyük geçmiş olsun. Ancak aynı yere, elinde aynı değerde bir başka oyuncusu Adriano var. Beşiktaş’ta transfer planlamasının son derece iyi yapıldığını söylemeliyiz.

Öyle diyorsunuz ama Tosiç yokluktan stoper oynuyor.
Sevgili Bilal, Tosiç yokluktan ya da zorunluluktan değil, çok iyi oynadığı için o formayı bir başkasına vermiyor. Arkasında hepimizin hayranlığını kazanan Rhodolfo bekliyor ama formayı alamıyor. Baktığında Tosiç müthiş bir sezon başlangıcı yaptı ve öyle devam ediyor.

Talisca için, özellikle Aboubakar için “acaba mı?” soruları vardı... Bu sorular cevap buldu mu acaba?
Şenol Güneş haftalar önce Talisca’nın da, Aboubakar’ın da  henüz fiziki yetersizlikleri olduğunu söylemişti. Bu iki oyuncu da hiç kuşkusuz antrenmanı yedikçe daha iyi noktaya gelecekler. Tabi Aboubakar’ın gol sorunu vardı. Son iki maçta üç gol atınca  üstündeki yoğun baskıdan kurtuldu. Ayrıca Aboubakar, gol için ceza alanı çevresinde bekleyip “gelsin vurayım” anlayışında bir oyuncu değil... Sahayı çok dolaşıyor, çok hareketli... Gomez çok gol atmasına rağmen, ağları bulamadığı maçlarda sanki Beşiktaş bir eksik oynuyor gibiydi. Ancak Aboubakar, gol atsın atmasın, bir dakika durmadan arı gibi çalışıyor.

Trabzonspor için Galatasaray galibiyeti kötü gidişin sonu diyebilir miyiz?
Eski hoca Sadi Tekelioğlu’nun benzetmesi ile “Trabzonspor 3 puan değil 33 puan aldı.” Üç deplasmanında 8 gol yiyip hiç gol atamayan, puan alamayan Trabzonspor, bu kez inanılmaz bir savunma planı ile oynadı. Maç olur savunma ile kazanırsınız, maç olur golcülerinizle alırsınız... Trabzonspor bu kez, hiç olmazsa oyunun bir yönünü, savunma yönünü mükemmel uyguladı. Gelişim için zamana ihtiyaç var... Denilebilir ki, “sekiz hafta geçti, ne zamanı...” Ben buna katılmam. Bu kadar travma atlatmış bir kulübün, bir takımın ayağa kalkması çok kolay değil... Şu geçiş sürecinde, sıkıntılara rağmen dayanışmayı bozmamak ve safları sıklaştırmak lazım...

Kârlı çıkan büyükler oluyor

Ligde daha 8. hafta bitti ama hakem kararları çok konuşulur olmaya başladı.
Sevgili Bilal, hani “sana göre-bana göre” derler ya, bu hafta öyle bir durum var. Beşiktaş’ın ilk golünden önce “Tosiç faul yaptı” diye itiraz edildi. Ertesi gün gazetelerde tam 6 eski hakemin bu pozisyonla ilgili yorumunu okudum. 3’ü “faul” diyor,  3’ü “değil” diyor. Konya’nın penaltı istediği pozisyonda “penaltı” diyenler çoğunlukta, ancak “penaltı değil” diyenler az değil... Fenerbahçeli Skrtel’in rakibe kayıp sarı kart görmesi ile Beşiktaşlı Tosiç pozisyonunu karşılaştırıp “hangisi faul, hangisi değil” diyenler, sarı kartın doğruluğunu yanlışlığını tartışanlar elbette çok... Görüyorum ki sıkıntı, hemen hemen aynı pozisyonlarda, ayrı düdüklerin çalınmasında... Hakemlerde istikrar olsa, zaten bu tartışmalar olmayacak. Bırakın hakemlerin istikrarının  olmayışını, kendi yönettikleri bir maçta bile çelişkili kararlarla tartışma yaratabiliyorlar. Ama şurası kesin: Zaman zaman canları yansa bile, bu hakem kararlarından kârlı çıkanlar genellikle büyükler oluyor.

Haftanın öne çıkanları

Haftanın takımı: Medipol Başakşehir, Kayserispor, Kasımpaşa
Haftanın teknik direktörü: Abdullah Avcı (Medipol Başakşehir), Hakan Kutlu (Kayserispor), Kemal Özdeş (Kasımpaşa)
Haftanın futbolcusu: Onur Kıvrak, Uğur Demirok, Jan Durica (Trabzonspor), Mahmut Tekdemir (Medipol Başakşehir), Cristian Titi, Ramazan Köse (Kasımpaşa), Harun Tekin (Bursaspor), Deniz Türüç (Kayserispor), Jeremain Lens (Fenerbahçe), Armindo Bruma (Galatasaray)
Haftanın hakemi: Hüseyin Göçek (Aytemiz Alanyaspor-Bursaspor)



Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
En çok okunan haberler